İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Çevrenin-Ekonomi ilişkileri

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Sevgili Okuyucularımız 10-15 gün evvelki yazımda Türkiye, sıra dışı yağışların artacağı 30 yıllık bir sürece giriyor. Yani biz seller ülkesi olacağız demiştim. Falcı değilim ama araştırmacı Üniversite hocalarını takip ediyorum. Torunlarımız da kıtlıklar yaşayacak. Bu günleri görüyorsunuz ülkemizin her yanından sel haberleri alıyoruz. Kıtlık yıllarının getireceği felaket bundan da kötü olacak. Suç bizde. Çünkü dünyayı bu hale biz getiriyoruz. Neden mi? Hızlı nüfus artışı, endüstrideki gelişmeler, doğal bitki örtüsü ile kaplı orman ve mera alanlarının yerleşim, endüstri ve ticari amaçlı kullanmalarla tahrip ve işgal edilmesine yol açmaktadır. Bu kullanım şekli erezyon, sel, taşkın, toprak su ve hava kirliliğine sebep olmaktadır. 
Yıllar önce ülkemiz arazisinin yetenek sınıfları ve kullanım şekilleriyle ilgili çalışmalar yapılmış ve raporlar (1/1.000.000 ölçekli haritalarla birlikte) 1970'li yıllarda yayınlanmıştı. Ama biz bunlara uymadık. 1976 ya göre 6.1 milyon hektar arazi yanlış kullanılmış, son yıllarda bu misliyle artmıştır. 1960-1962 yıllarında Bursa Merinos'ta top oynayıp çalıştığım yıllarda sulama kanalları ile Bursa ovası, gezilerde gördüğüm Çukurova yerleşim, endüstri ve ticari birimlerce işgal edilmiş. Bu bilinçsiz kullanımlar nedeniyle çevre (toprak, su, tarım, mera ve orman) gibi yenilenebilir doğal kaynaklarımıza olumsuzlar getirmiştir. 
Sıra Trakya ile yine sulama kanallarını içeren Sakarya ve Düzce ovalarına gelmiş oraları da aynı sonuca gelmiştir. Hâlbuki sürdürülebilir kalkınmanın temel koşullarından biri de, toprak, su ve orman gibi yenilenebilir doğal kaynaklardan, bunlara ve çevreye zarar vermeden sürekli yararlanmaktır. Bunun için ülkemizdeki arazi kullanmanın çevre ve ekonomi üzerindeki etkileri özellikle kullanımın en yoğun olduğu ovalarımızdan başlamak üzere ivedi olarak müdahale edilmelidir. 
Hâlbuki biz ne yapıyoruz, ormanları kesip taş ocakları, maden ocakları, villalar kondurup duruyoruz. Bunlar içinde yetkililer ÇED raporuna gerek yoktur deyip işgalcilerin önünü açmaktadır. Yazık oluyor vatanımıza, torunlarımıza. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...