İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Ben ağayım ben paşayım diyenler...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Seçim arifesinde siyaset adamlarımızın yürüttüğü akıllara zarar kampanyalardan söylevlerden, karalamalardan, hakarete varan eleştirilerden sıkılmayanınız var mı?
Ben sıkıldım, usandım.
Örnek yaşam ve davranışa sahip olması gereken bizi yöneten veya yönetmeye aday olan  beyler  adeta“kazanmak için yapılan her şey mübah” edasında bir tavır içindeler.
Kime inanıp kime güveneceği şaşırıyor insan. Toplumsal  çöküş dedikleri bu olsa gerek…
Bir bey vicdanının her zaman elinin altında Adil, sabırlı, özverili, bilge  ve uysal olması gerektiğini hiçbir söze ve açıklamaya gerek duyulmayacak  bir şekil de anlatmış Şeyh Edibali nasihatinde Osman Beye: 
“Ey Oğul!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana...
Güceniklik bize; gönül almak sana.
Suçlamak bize; katlanmak sana.
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize;
Adalet sana.
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize;
Bağışlama sana...
Bundan sonra bölmek bize;
Bütünlemek sana.
Üşengeçlik bize;
Uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.”
Bunların ne yüce nasihatlar olduğunu     düşünebiliyor musunuz?
Ben beyim, ben paşayım, ben bilirim! Yok.
Tam tersi:
Suçlamak bize demiş, ilave etmiş; katlanmak sana…
O artık çok önemli biri, ona bağlı çoklar var. Onun ağzına bakanlar, onun bir işareti ile     kıyametleri koparacaklar var.
Sorumluluk çok ağır…
Şeyh Edebali elbette bunun bilincinde ve onun içindir ki:
Biz gücenebiliriz diyor senin görevin gönül almak!
Ha bu arada seni suçlayabiliriz de, senin yapman gereken katlanmak…
Sonra ilave ediyor.
Biz aciz olabiliriz, hata da yapabiliriz. Affetmek senin işin. Çünkü sen beysin, sen en üsttekisin…
Biz geçimsizlik yapabiliriz, biz çatışabiliriz, uyumsuzluklar gösterebiliriz. Bunları biz yapabiliriz. Senin yapacağın adaleti sağlamak. Çünkü bu senin görevin…
Daha bitirmiyor ilaveleri var. Diyor ki:
Biz kötü söz söyleyebiliriz, haksız yorum bile yapabiliriz. Sana düşen bağışlamak... Biz bölebiliriz, sen bütünlemekle yükümlüsün.
Bu arada biz hiçbir şey yapmayabiliriz, üşenebiliriz, istemeyebiliriz. Senin yapman gereken; uyarmak, gayretlendirmek ve şekillendirmek olacak…
Şimdi bunları bir içinize sindirin lütfen.
Hatta koltuğunuzun arkasına yaslanın, gözlerinizi kapatın, bu yazılanların muhakemesini yüreğinizle birlikte aklınızın karıştığı bir halde şekillendirmeye gayret edin.
Lütfen yapın.
Yapabiliyor musunuz?
Gerçekten başarabiliyor musunuz?
Durun – durun daha bitmedi.
Son sözlerininde 
Ey oğul! Unutma ki, 
yüksekte yer tutanlar, 
aşağıdakiler kadar emniyette değildir. 
Haklıysan mücadeleden korkma!...
 Demiş ulu bilge…
Düşünsenize……
Kibir yok, rant yok, hakaret yok, hor görme yok, aşağılama yok, lüks şatafat yok, kesmek      asmak yok…..
Birlik, beraberlik, irade ve bilgelik var..
Ben ağa’yım, Ben Paşa’yım diyenler;
Bu Milletin, Böyle beylere özlem öyle         büyük ki….
Allah Böyle beylerin eksikliğini milletimize     göstermesin demekten başka bir şey gelmiyor     elimden….
Vesselam

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...