İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Tıpa’yı unutmayın

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İyi niyetin insan ilişkilerinde sihirli bir kelime olduğunu söylemişti bir panelde Prof. Dr. Nevzat TARHAN,“İnsan iyi niyetliyse davranışlarının kötüye gitmesi mümkün değil. Eğer iyi niyetliyseniz ve doğruları yapmaya çabalıyorsanız çatışmalar     yaşanabilir. İyi niyetiniz varsa hatalı olsanız bile yaşanan güç çatışmasını sağlıkla aşabilirsiniz. İyi niyet yoksa farklı bir yöne gider” diyerek devam etmişti sözlerine.
Modern iletişim araçları insan ilişkilerinde işbirliği kurmaya vesile olan bir kaynaştırıcı toplumsal araçlarmıdır? 
Peki ya bizim elimizden telefonlarımızı düşürttürmeyen bağımlılığına kendimizi farkında bile olmadan kaptırdığımız sosyal medya sosyalliğin şu anda en büyük düşmanı değil midir? İnternet ve sosyal medya tembelliği, yalancılığı, sahte_sanal mutluluğu en büyük toplumsal tehlike değilmidir?
"Sosyal tedavinin üçayağı vardır. Duygusal pozitiflik, zihinsel esneklik ve davranışsal kucaklayıcılıktır. 
İletişimde ve kişilik çatışmalarında en önemli sebep işbirliğinden kaynaklanan sorunlardır. Birbirini seven kişiler aşık oluyorlar, evleniyorlar ancak iyi işbirliği kurmuyorlar. Güç ve kişilik çatışmaları sadece işbirliği ile aşılır. İş ilişkilerinde de işbirliği önemlidir" diyor  Prof.Dr. TARHAN 
Ne kadar hazin bir durum. 
Seviyor-seviliyorsun ama işbirliği yok neden? 
Nedeni aslında çok basit. “iletişimsizlik”  
Sosyal ve gerçek dünyadan çok sanal ve sahte dünyanın cazibiyeti engelliyor çoğu zaman kurulacak sıcak ilişkileri ve harcanacak zamanı.
 üMantıksal zekâ, 
üduygusal zekâ, 
üsosyal zekâ, 
übedensel zekâ 
üvicdani zekâ. 
“Bu beş zekâ türünün değerlerinin farklıdır” diyor ve ekliyor Tarhan, “İnsanı harekete geçiren fikirler değil duygulardır. Duygulara düşünce kattığınızda bu inanış oluyor, inanış olduğunda bilgisayarın enter tuşuna bakmak gibi oluyor. Kişi bunu o zaman içselleştiriyor, o yetmiyor bunu devam ettiriyor. Devam ettiği zaman alışkanlık oluyor. Bunu 6 ay süreyle yaparsanız kişilik haline geliyor” diye.
Yani anlayacağınız kişiliğimizide belirleyen en önemli kaynak olmuş adı sosyal, amacı insanlığı robotik bir kalıpta, vicdani duygu ve düşüncelerden uzak anti sosyal birer birey olarak yaşatan bu medyanın.
Hadi işi tatlıya bir kıssadan hisse ile bağlayalım gitsin……
bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar: "bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?" doktor, "bir küveti su ile dolduruyoruz. sonra hastaya üç şey veriyoruz. bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. siz ne yapardınız?", der. adam, "ooo! anladım. normal bir insan kovayı tercih eder. çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük."  "hayır" der doktor, "normal bir insan küvetin tıpasını çeker." akıl, sadece bize sunulanlar dışında çözüm bulmaktır.
Bu arada“Tıpa’yı unutmayın” dediğim halde kovayı seçtiğinizi anlamadım         sanmayın…
VESSELAM

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...