İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İstişaresiz biat cehalettir, hezimettir

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İslam dininin Müslümanlara getirdiği en büyük hediyelerinden biriside istişaredir. Adil olmak ve eşit olmaktır. Biz bu adaleti, zarafeti önce İslam dininin rehberi Hz. Muhammed (s.a.v)’in ve onun güzide ehlibeyti ile sahabelerinin insanlığa örnek hayatlarında görüyoruz.

İstişare , yapılacak işler hususunda, ehil olan kişilere danışmak, onlardan görüş almaktır.
İstişare , hak ve hakikati ortaya koyma ve mevcut şartlar içinde yapılması gerekeni en isabetli şekilde belirleme imkanı verir. İstişare edilenlere değer verildiğini gösterir. Onların kalplerini hoşnut eder, işin beraberce yürütülmesini sağlar.

Peygamber Efendimiz (sav) bu emirlere uyarak her konuda istişareyi esas tutmuştur. Bedir esirleri konusunda, Uhud ve Hendek Gazvelerinde, Hudeybiye’de, Taif Seferinde, ezan konusunda olduğu gibi daha pek çok mevzuda da ashabıyla istişare etmiştir.
İstişare etmek Kur’an’ın emridir. Nitekim "Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir" ayeti bizlere apaçık yol göstermektedir. Bu itibarla bir ibadettir. Kur’an hakikatlerini tatbik etmeyi esas alan kimselerin elbette ki, Kur’an’ın bu emrine itaat etmeleri ve meselelerini istişare ile halletme yoluna gitmeleri gerekir. Aksi takdirde insanın başına bela olan kendi benliğidir. Ben yaptım, ben yaparım, ben ettim, ben ederim diyenlerin başı beladan kurtulmaz!

Biz kendi görüşlerini dikte ettiren bir peygamberin ümmeti değiliz!
Biz zengin-fakir, siyah-beyaz diye ayırt etmeden herkesi kucaklayan bir peygamberin ümmetiyiz !
Bugünkü Müslümanlar, hayatının tam merkezinde istişare olan peygamberin bu özelliğini unuttu ! Yerine hiç sorgulamadan, düşünmeden biat kültürünü geliştirdi!

Arapça bir sözcük olan biat, yöneten ile yönetilenler arasında yazılı olmaksızın var olduğu kabul edilen itaat anlaşması anlamına geliyor.
Başlangıçta daha çok dinsel bir tema taşıyan biat, sonraları siyasal bir nitelik de kazanmıştır.

Biat kültürü, lidere kayıtsız, koşulsuz bağlı insanlar yetiştirir. Bu insanlar sorgulayamaz, itiraz edemezler. Bu insanlar sorgulayanları, itiraz edenleri asla hoş karşılamazlar. Daha da ileri giderek sorgulayanları, öneri getirenleri, itiraz edenleri, liderden önce onlar cezalandırmaya çalışırlar. Sorgulayamayan, eleştiremeyen, itiraz edemeyen insanlar buluş yapamazlar, üretemezler ve ilerleyemezler...

Halbuki tüm dünyaya adaletiyle mesajlar veren Hz. Ömer, bir gün hutbe okurken cemaate sordu: “Eğer ben eğrilirsem ne yaparsınız?” Cemaatten biri cevap verdi: “Seni kılıçlarımızla doğrulturuz”. Hz Ömer yerinden indi ve secdeye kapandı ve dedi ki, “Allah’ım, Sana hamd olsun. Ömer eğrildiği zaman onu bu cemaat içinde düzeltecek kişiler var, Sana şükürler olsun.”

Şimdi eğrilenleri dünya uğruna, makam uğruna doğrultmayanlar , yalakalık yapanlar çıkmış diyor ki “ Biz biat ettik “Ve bu biati da İslam’da olan biat olarak görüyorlar.
İslam’da batıla değil, hakka biat edilir !
İslam’da yanlışa değil, doğruya biat edilir !
Müslüman haksızlığın olduğu yerde biat etmez !

Müslüman yanlışın olduğu yerde dilsiz şeytan olamaz !

Yanlış yapılan bir şeyin yanında olmaz !
En büyük biat Allah’a verilen biattir!
Dosdoğru olmaya verilen biattir!
Koskoca Hz. Ömer bile hata yapabilirim, yanlış yapabilirim sakın bana körü körüne biat etmeyin ! Ben adaletten , İslam’dan ve dinden uzaklaşırsam gereğini yapın diyor. Fakat bu çağın Müslümanları bizler öyle bir hale geldik ki mal-mülk , makam-mevki ve menfaat uğruna körü körüne biat ediyoruz. Bunu da dini bir vecibe olarak görüyoruz. Unutmayalım bir çok kavim yapılan yanlışlıklara, haksızlıklara ve haramlara ses çıkarmadığı için helak olmuştur. Hem dünyada hem de ahirette mükafat almak istiyorsanız yapılan yanlışlara çıkar- menfaat ilişkiniz bozulmasın diye biat etmeyin ! Hakkı ve doğruyu söylemeye biat edin!

Körü körüne biat kültüründen kurtulmalıyız. Okuyan, sorgulayan, araştıran, bulan, eleştiren kuşaklar yetiştiremediğimiz sürece gelişmiş bir toplum konumuna gelemeyiz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...