İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Derdiniz sıratı geçmek mi? Barajı geçmek mi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Tam bir yıl önce bu yazıyı kaleme almıştım. Malum hep birlikte yaşadık, gördük ..Derdi sırat olanlar sıratı , barajı geçmek isteyenler barajı geçti...Dünya, Allah’ın yaratmış olduğu bin bir nimetle doludur. Her varlığa, her canlıya yetecek kadar rızık da vardır hayat da vardır. Kâinatın içerisinde yaratılanların en şereflisi olarak insan yaratılmış ve eşrefi mahluk makamına ulaştırılmıştır. Dileyen eşrefi mahluk olur? Dileyen ise yaratılanların en aşağısı olur?
Hayatta en güzel şey huzurdur. Her şeye sahip olabilirsin örneğin mal mülk sahibi olabilirsin? Makam mevki sahibi olabilirsin? Fakat yaşadığın hayatında huzur yoksa bunların hiçbirinin önemi ve anlamı yoktur.Yunus Emre ne güzel söylemiş;“Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibiMal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.”
Oyalanıyoruz! Oyalıyoruz! Oyalatıyoruz!Evet oyalanıyoruz mal ile makam ile...Sonu olmayan hırs ve iktidar savaşlarını sanki ölmeyecekmiş gibi devam ettirip oyalanıyoruz! İnsanların gönüllerine girme, onların dertlerine derman olma şansımız varken oyalıyoruz?Derdimiz hizmet etmek mi? Hizmet ettirmek mi?
Büyüklerimiz derler ki: “Sırat; kıldan ince, kılıçtan keskin. O kadar ince ki zerreden kürreye her şey karşımıza çıkar. O kadar keskin ki; adaletinden hiç şüphe olmaz.”Derdiniz sıratı geçmekse politika yapmayacaksınız? Zengine ayrı fakire ayrı işçiye ayrı memura ayrı davranmayacaksınız! Bütün vatandaşları din, dil, ırk ve mezhep ayırt etmeden     kucaklayacaksınız! Sıratı geçmek gönülleri fethetmekten geçiyor. Eğer gönüllere giremezseniz yetimlere dokunmazsanız, gariplere, miskinlere umut olmazsanız ne sıratı geçersiniz ne de barajı?
Derdiniz Gönüllere girmekse önce ekşi yüzlerinizi tebessüm ile süsleyin ki insanlar size gelince çekinmesin! İsminiz önündeki mevkileri, makamları insanların önüne aşılmaz bir duvar olarak koymayın ki zengin, fakir herkes sizlere ulaşsın. Garip gureba yanınıza gelip derdini anlatmaya çalıştığında “vaktim yok” deyip savuşturup, makamınıza geldiğinde ise “toplantıdalar efendim” diye ulaşılmaz bir dağ olursanız ne sıratı ne de barajı geçebilirsiniz?
Bir yetimin, garibin, yaşlının ve çocuğun gönlüne dokunursanız unutmayalım ki yüzyıllar geçse bile o yapmış olduğunuz anlatılır. İyi ve kötü ne yaparsan yap unutulmaz! Şu gerçeği hiçbir zaman unutmayalım, zaman herkese hak ettiği değeri verecektir. Derdi sırat olanlar hiçbir zaman eğilmeden dosdoğru bir çizgide hayat yaşayanlardır.
Dava adamı olmak lazım deve adamı değil!
Haktan, doğrudan ve dürüstlükten yana olmak lazım!
Güçten ve paradan yana olamamak lazım!
Dava adamları yıllar geçse de minnetle, rahmetle ve saygıyla anılıyor. Fakat deve adamları; güçten, paradan ve makamdan yana olanların isimleri bile hatırlanmıyor!.. Ne ekersen onu biçersin geri dönüp bir bak ne ekiyorsun? Çünkü makam mevkin elinden gidince ektiğini biçeceksin. Yazımı gönül insanı, sözleri bize yol gösteren Yunus Emre Hz ‘lerinin şiiri ile bitirmek istiyorum:
“Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın         namaz değil
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil”
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...