İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Hayatın anlamı nedir?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kazdağları’nda doğanın öldürülmesine karşı duran herkesi saygıyla ve minnetle selamlıyorum. Bir o kadar da gelecek nesillerin yaşam haklarına çıkarları uğruna yada cehaletlerinden dolayı doğayı ve vatan topraklarını çiğnetenleri Allaha havale ediyorum…
Bizim kuşak, doğa ile savaş sloganları ile yetiştirildi. 
Bize doğayla savaşı öğretenlerden ve bu düşünceyi irdelemeden, akıl yürütmeden, bu savaşı bir uygarlık ve insanın üstünlüğü, ya da gücü gibi gören anlayıştan utanıyorum. İnsan doğa ile savaş değil, uyum içinde olmasının gereğini kavraması için bilge olmasına gerek yok.  
Tüm evren özde bir uyum ve iletişim içinde. Ve insan bu bütünün bir parçası, efendisi değil. 
Batlı ülkeler bu olumsuzlukları kendi topraklarında yetersiz bile olsa, yasalarla önlemeye çalışıyor. 
 
Az gelişmiş ve bizim gibi gelişmekte olan ülkeler de bu olumsuzluktan ders almadıkları için, bunun faturasını daha trajik bir şekilde ödemekteler. 

Ve bence bu yeryüzündeki en büyük terör olayıdır çünkü burada yalnız insanlar değil gelecek nesillerde yok ediliyor.
Reis Seattle mektubunda özetle Kızılderililerin doğa ve insan ilişkilerini şöyle dile getiriyor.
 
“Bu güzel dünya Kızılderili’nin ANASIDIR. 
Biz bu dünyanın bir parçasıyız. Ve o da bizim parçamız. Güzel kokan çiçekler bizim kız kardeşlerimizdir; geyik, at, büyük kartal, bunlarsa bizim erkek kardeşlerimiz. Kayalık tepeler, çayırlardaki ıslaklık, tayın vücut ısısı ve adam, hepsi aynı aileye ait.

Beyaz adamın şehirlerinde sakin yer yoktur. Baharda yaprakların açılışını ya da böceklerin kanat vuruşlarını duyacak yer yoktur. Ama belki de benim vahşi olmamdan ve anlamadığımdandır. İnsan eğer bir kuşun yalnız ağlayışını ve su birikintisi etrafında tartışan kurbağaların seslerini duymazsa hayatın anlamı nedir?
 
Beyaz adamın geçen trenden vurup, bıraktığı çayırlarda çürüyen binlerce bufalo gördüm.. Ben vahşiyim ama tren’in bizim sadece canlı kalmak için öldürdüğümüz bufalodan nasıl daha önemli olabildiğini anlamıyorum.

Dünya insana ait değildir, insan dünyanındır. Bunu biliyoruz.“
 
Kızılderili reis Seattle’ın doğa ve insan bütünlüğünü dile getiren bu uyarıları, tüm dünyada Kızılderilileri daha gerçekçi bir bakış açısıyla inceleme gereğini doğurdu. Bu topluluklardan, doğa ve insan ilişkileri açısından öğrenecek çok şeyimiz olduğunu görüyoruz. 
 
Ayşe Göktürk Tunceroğlu’nun yazdığı, Kızılderili Hikmetleri adlı yapıtın ön sözünde , duygu ve düşüncelerini büyük bir içtenlikle şöyle açıklıyor. 

“ Kızılderililerin cümlelerini okurken bazen kendime sormadan edemem. Acaba kelimeleri yanlış mı tarif ettik. “ medeniyet “ kelimesinin manası üzerine yeniden mi düşünmeliyiz? Acaba “ İlkel “ “ Vahşi “ olanlar onlar değil de, biz miyiz? 

And Dağları Şamanlarının bilgelik öğretisindeki, usta ile öğrencisi arasında geçen söyleşiden şunları öğreniyoruz.
 
“ Koruyucu taşı selamladın mı? 
Çünkü her şey senin parçan, her şey canlı,İçeri girerken selam verdin mi çiçeklere ? 
Duydun mu evin önünde öten kuşları ? 
Teşekkür ettin mi uyandığında, sana armağan olarak verilen yeni güne ? 
Yoksa teşekkür etmemeyi, kuşun ötüşünü duymamayı, çiçekleri görmemeyi mi yeğledin. “

Müthiş bir felsefe…
Şimdi siz söyleyin İnsanlık nereye koşuyor?

VESSELAM
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...