İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Ayıp...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Devletin yasa yapıcıları ve denetleyicileri olarak seçilmiş kişiler dün olduğu gibi bugünde "geçinemiyoruz" diyorlar. Kime diyorlar bize yani bu ülkede yaşayan iş güç sahibi çalışan, okuyan, emekli, genç ve çocuklara "geçinemiyoruz".
Koca bir "AYIP".
"Ayıp" ne demek? Toplumsal yaşamdaki ortak kurallara aykırı olan, utanç veren durum, tutum ve davranış biçimidir. Keza bir iş veya değiş tokuşta eksik, kusurlu ya da noksan vermek "ayıp" olarak nitelendirilir. 2005 yılında bol sıfırlı paramızdan sıfırları attık ama yine paramız değer yitirmeye devam ediyor. En büyük kâğıt para 200 Türk lirasıydı burada on yıllık bir sayılar ve nesnelere bakalım: 2009 yılı ile içinde bulunduğumuz 2019 yılı karşılaştıralım.
Tablo TÜİK verileri aynısını buraya koyduk.
Birde çalışanlar ile emeklilerin durumunu yani ülkede yaşayanların ekonomik durumunu yansıtalım; 2009 yılında asgari ücret net 527,13 TL. iken 2019 yılında net 2020 TL. olmakta. Açlık ve yoksulluk sınırı ise 2000 TL. ile 6800 TL arasındadır. Bundan 40 yıl evvel basının o zamanki amiral gemisi olan gazete sür manşetten İstanbul Belediyesi çalışanı çöpçü maaşı ile vekil maaşı aynı diye ver yansın etmişti. Çöpçülerin sendikası DİSK/GENEL-İŞ idi. Ülke nüfusu 40 milyon, sendikalı işçi 2 milyondu. Bugün ise nüfus 82,5 milyon, sendikalı ise ki buna memurlarda dâhil 2,5 milyonu bulmuyor. Günümüzde belediye çalışanı temizlik işçisi eğer sendikalıysa 3800 TL çıvarında maaş alırken, sayın vekiller ise 22 bin artı ek ödeme ile 30 bin TL. maaş almakta.
Ülkemizde seçilen milletvekili maaşı brüt asgari ücretin dokuz katı olurken, Fransa da bu dört kat, Almanya da altı kat olarak göze çarpıyor. Vekil     maaşlarının Almanya da eyaletlere göre farklılık arz etmekte. Ama her iki ülkede asgari ücret 1500 Euro çıvarında.
Avrupa İstatistik Ofisinin verilerine göre AB. İçerisinde 500 Euro'nun altında düşük asgari ücret alan ülkeler sıralaması yapılırken Türkiye de bu gruba dâhil edilmiş. AB de asgari ücret brüt olarak Macaristan 464,Türkiye 422 Bulgaristan 286 Euro. Yunanistan da ise brüt 650 Euro. Yunanistan da vekil maaşları ülkemizdeki gibi 9 kat olurken, asgari ücretin Türkiye den de düşük olan Bulgaristan da vekil maaşları altı kat olmakta.
Vekillerimiz yani ülkemizin vekilleri bizim seçtiklerimiz aldıkları maaş yetmediği için sosyal haklarını genişletmek için basından ve kamuoyundan kapalı oturumlarda gezi, iletişim, sağlık ve diğer harcırahlarını genişletip ücretlendirmeleri arttırmışlar. Vekillik yapan kişi ebedi bir yüksek maaşa geçmekte ve bir daha vekil olmasa bile emekli vekil maaşı ile yine asgari ücretin kat kat üstünde maaş almakta.
Vekil maaşları düşük diyen bir kere daha düşünsün; asgari ücretli 2020 TL. alırken, vekil sosyal hakları hariç 22,200 TL, emekli vekil de 13,410 TL almakta. Ülkede ekonomik durum bu hal düzeyindeyken seçilmişler az maaş alıyor demenin ne anlamı var. Ayrıca devletin yönetim mekanizmalarında atanmış bazı kişiler kimi çift, kimi üç beş maaş birlikte almakta. Bu kadar işsizlik varken bal tutan parmağını yalar demek "haramiliği" meşru göstermek demek değil mi?
Devlet yönetiminde son kırk yılın yirmi yılı cemaat anlayışıyla hızla değişirken bilgi beceri yani liyakat bir kenara atılıp ne istediler de vermedik anlayışı hâkim oldu. Liyakat değil adamcılık ve biat edenler terfi etti. Yöneticilerin huyuna ve suyuna göre tavır alan atanmışlar o kadar kıvrak hareket etmekteler ki dün hakaret etmiş olduklarına bugün methiyeler dizmekte. Onlar için "dün dündür, bugün bugündür".
Devletin üst düzey yöneticileri aldığımız maaşla geçinemiyoruz ya da çalışanlar bizim kadar maaş alıyor diyorsa yöneticilerin yönetemediği, aç gözlü, doyumsuz ve bir o kadar bencil ahlak anlayışına sahip olduğu anlaşılır. Sahabelerden Halife Ömer "adaletine" inanıyoruz diyenler,  söylediklerine dikkat etmeli, bilmeden konuşmamalı "ona" ihanet etmemeli. Söyledikleri ve tutum davranışlarının Ömer Adaletine, ortak kurallara aykırı ve utanç veren durum, tutum ve davranış olduğu yani         "ayıp" olduğunu bilmeli.
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...