İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Mücahit abi sana ne oldu? 

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Mücahit abi beni tanıdın mı? Tanımışsındır eminim ben. Çünkü ben aynı ben. Fakat seni tanımakta baya zorlandım. Çok değişmişsin? Eski günlerde çok vakit geçirmesek tanıyamazdım. Sana dikkatlice bakmasam bir yabancı gibi yanından geçer giderdim. 
Eski günler dedik de..
Ne güzel dolu dolu yaşadığımız günlerdi. Sen bizim "Mücahit " abimizdin. Bizler sana benzemek , senin yolunda senin gibi mücadele etmek için birbirimizle kıyasıya yarışırdık . Çünkü sen bizim için değerliydin.
Dava uğruna, insanlığın kurtuluşu uğruna menfaatsiz hiç yerinde durmazdın. Gece gündüz mücadele ederdin.
Dava dedikte haksızlığın, hukuksuzluğun, mazlumun yanında olurdun. Mitinglerde en önde , şahadet parmağın hep yukarda slogan atardın. Her zulme , haksızlığa savuracak cümlelerin vardı. Çeçenistan, Filistin , Bosna senin yüreğini kanatan yaralarındı. 
Dilinden Aliya İzzetler, Mal Kom' lar, Ömer muhtarlar , Abdulhamit’ler hiç düşmezdi. 
Bizlere de kardeşlerim bu dava hak davadır. Bu yol peygamber yoludur. Bu yol ehlullah yoludur diye nasihatler telkin ederdin. 
Hiç unutmam Cuma günleri sohbetlerini.
Küçük kıraathanelerde samimi , güçlü ve kararlı bir duruşla anlatırdın. Korkusuzca , dimdik , dosdoğru, Hz. Ömer gibi , Ebu Zer gibi...
Hep kumaş pantolon giyerdin. Sakallarını çevirme sakal yapardın. Çok dikkat ederdin. Yanında gül kokulu esansın hiç eksilmezdi . Yediden yetmişe herkese sürerdin. Biz gençlerin dünyasında bambaşka bir yerin vardı mücahit abi . 
Dünya değişirken sende değişmişsin mücahit abi? İnanır mısın seni zor tanıdım. 
Ne çok değişmişsin? Nerde o eski halın? 
Parlamışın , o çevirme sakalın gitmiş. Sinek kaydı tıraş olmuşsun. Sanki epilasyon yapmışsın yüzünde kıl, tüy hiçbir şey kalmamış? 
Rolex saatinde baya dikkat çekiyor. 
Güneş gözlüklerinde pek fiyakalı, sanırım Avrupa tatilinden bir anı, marka olmalı e haklısın marka olması lazım. Göbeğini içeri çekme Mücahit abi, çatlayacaksın, o kadar açık büfenin sonu budur. Buram buram da kokuyorsun Mücahit abi, nedir o? Tommy olmalı. Eskiden alkolsüz esansların, Yahudi, Amerikan ambargoların adamı, çevirme sakallı, samimi Mücahit vicdanımın direğini sızlatacak kadar ‘ yabancı ‘ kokuyor. 
Sahi cumaları ya da perşembe akşamları devam ediyor mu hala arada yaptığınız Tefsir konuşmaları, kitap, fikir paylaşımları?
Artık mazlum coğrafyalarda yaşayanlar için mücadele ediyor musun ? Dilinden dava adamları mi var ? Yoksa yapacağın işlerin, ihalelerin günü, saati mi ? 
Sanırım pazar sabahları yapılan ‘iş adamı‘ kahvaltılarından ya da yıllık şirket tatillerinden fırsat kalmıyormuş. 
İsraftan açık büfeye giden yolda ‘kaprisli‘ bir Mücahit. Ahh Mücahit abi ahh, önceden Mekke’den Allah’a giden bir yol vardı. Şimdi Mekke’den, Dubai’ye saat başı uçak seferi, VIP, havaalanından inip, jiipe biniyorsun zaman senin için çok önemli yetişmem gereken işlerin var...
Mücahit abi islamı, Müslümanları, hakkı     müdafaa edeceğiz dediniz...
Biz de uygun gördük sizin çıkış amacınızı, elbet sanayileşme, kazanç, eğitim, bilim, ilim hepsi yakışırdı Müslüman’a en çok insana. Olmadı ama her şeyi eline yüzüne bulaştırdığın gibi onu da eline yüzüne bulaştırdın. Ticaret yapacaktın öyle mi? Kalkınıp güçlenecektik. Keşke yapsaydın, olsaydı. Ama olmadı, sen ticaret yapmadın, sen o ticareti amaç olarak iş yerinde de bırakmadın. Getirdin evin ortasına koydun, huzurumuz kaçtı. Ticaret yapacağım derken Müslüman taciri oldun, ne ihracat ne ithalat sürekli Mücahit’ten verdin, verdin de verdin. Ne yaparsın işte yıllarca birlikte savunduğumuz, mücadele ettiğimiz eğri yola girince öyle kolay kurtulunmuyor değil mi? 
  Kızma bana mücahit abi...
 Kem söz ağır gelir insana, bakayım sana yüzün kızardı mı? Yoksa iyice taşlaştın da laf kar etmiyor mu? Bakıyorum hiç oralı olmuyorsun mücahit abi! Ahh Mücahit abi ahh...
Neyse susayım artık içim kaldırmaz şimdi bir de kendini savunursun iyice utanmazlık görürüm yok onu da kaldıramam vallahi. Söyleyeceğim de tükendi zaten. 
Selametle Mücahit abi...
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...