İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Güneşten yararlanma hakkı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bir insanın Hz. Ali’ye veya Mevlana’ya 10 lira borcu olması ile Ebu Cehile veya Hitler’e 10 lira borcu olması arasında kul hakkı açısından hiçbir fark varmı dır?
Yoktur tabiî ki..
Borcumuz olan insanın dini, milliyeti, mezhebi, ideolojisi, mümin veya ateist olması borcun önem derecesini değiştirmez. Kul hakkı kul hakkıdır...Devlet hizmetini vatandaşın ayağına götürürken de aynı şekilde davranır...Hizmet alma hakkı açısından oy verenle vermeyen arasında fark yoktur. 
Osmanlı Devleti hakikaten sadece dini, milliyeti ayrı insanların değil, huzur içinde yaşadığı rüya gibi bir toplum yapısı inşa etmişti. 
Biliyorsunuz, Bursa’daki Ulu Cami’nin içinde namaz mahallinde yapılan şadırvan da zaten, cami için istimlâk yapılırken bir Rum’un yerini isteksiz vermesi üzerine, gönülsüz verilen yerde huşu ile ibadet nasıl yapılır ki düşüncesinden hareketle inşa edilmemiş miydi?
Herkesin Güneş’ten yararlanma hakkı gibi bir şey, tabiattaki adalet.…
Gönül, herşeyde gönül... Mesele gönülleri de tatmin edecek bir düzen oluşturmak…
Peki ya şimdi…. Vurdum duymaz hayatlar, adam sendecilik, düşüncesizlik ve Egoist ama sürekli eleştiren yaşamlar almış başını gidiyor.
Bunun zamanla mekanla alakası yok toplum bilinci ve insani davranışlarla ilgisi var…
Düzelir mi derseniz? Düzeleceğine dair benim şüphelerim olsa da İnşallah düzelir diyerek sözü beklentiyle ilgili bir fıkrayla bırakalım…. 
30 yaşlarında güzelce bir kadın, kucağında bebeğiyle, Ankara Garından otobüse biner. Yanına irikıyım bir adam oturur... 
Otobüs Kızılcahamama vardığında, kadın emzirmek için memesini açar, çocuğun ağzına dayar, çocuk direnir, başını çevirir, kadın sertçe uyarır, 
“Alsana yavrum, bak yoksa amcaya veririm...” Adam çaktırmadan gözucuyla bakar, önüne döner... 
Bolu’ya geldiklerinde, kadın yine memesini çıkarır, çocuk yine direnir, kadın yine uyarır,
 “Al, yoksa amcaya veririm haaa...” 
Adapazarı, İzmit, aynı replikler tekrarlanır...
İstanbul gişelere gelindiğinde, kadın yine “Al, yoksa amcaya veririm” deyince, adam patlar... “
Hanım hanım, vereceksen ver artık, Bolu’da inecektim, senin yüzünden buralara geldim!”
Vesselam..

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...