İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Özgürlük

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Dünden bugüne özgürlük kavramı siyasal ve toplumsal alanda karmaşık ve çok anlamlı tanımlar ve tartışmaları beraberinde getirmekte. 
Tarihsel anlamda özgür ve özgürlük insanın kendi iradesiyle davranabilen yani toplumsal varlık olmasıyla bir anlam kazandı. 
İnsanın özgür olabilmesi demek, yeteneklerini, eğilimlerini, isteklerini ve birikimlerini serbestçe geliştirebilme ve anlatabilme olanaklarına sahip olması demektir.
Özgürlük doğa ve toplumsal yaşamdaki yasalardan ayrı düşünülemez. 
“Özgürlük, doğadan gelen zorunlulukları tanıyıp bilerek, hem kendi üstümüzde hem de dış doğaüstünde sözünü yürütür olmaktır” der F.Engels.  
Yani önemli olan “o” yasaları bilmek ve belli amaçlar için kullanabilmektir.
Özgürlük, kölelik ve tutsaklığın karşıtıdır. 
Niçin köle ve tutsak yapılır?
Birinin bir başkasına ihtiyacı olduğu ve bu nedenle maddi ve manevi temelde baskı yaparak kendi çıkarı için çalıştırmasıdır. 
Özgürlük farklı dil ve inançta olanların bir birine saygısıdır.
İnsana değer vermek, “güzel insan” değerinde olmak için yıllar yüz yıllar geçmekte. Fakat birileri birilerinin özgürlüğü kısıtlamak için dil, ulusal ve inanç temelde farklılıklar yaratmakta; aslında bu ekonomik üstünlükten başka olmayan faklılıktır. 
Birileri üstün ırk olmak için kendisi gibi olmayanları özgürce yakıp yok etmekte;
Birileri kendisi gibi aynı inançtan olmayanlara karşı, haçlı seferleri ve cihat savaşlarını çıkarıp, işgal ve katliamlara kendince yasal kılıf uydurmakta.
Birileri dün olduğu gibi bugünde ekonomik çıkarları için zenginliğine zenginlik katsın diye ormanları yok etmekte;
Akarsu, göl ve denize sanayi atıkları atmakta; 
Denizdeki balık, havadaki kuş ve karada yaşayan canlıların nesilleri yok edilmekte;
Vatandaşları düşmandan korumak için alınan vergilerle silahlar alınmakta ama yine silahları vatandaşa karşı kullanmakta,
Yollar, köprüler yapılmakta ama paralı geçilmekte
Eğitim ve sağlık da parası olan faydalanmakta,
Devletin kamusal çalışmaları iktidarlar tarafından yandaşlarına özelleştirilmekte,
Yurt dışından alınan kredi ve borçlar vatandaşın kendisine değil vekillerine ve dosya takipçiliği yaptığı şirketlere verilmekte,
Vekiller, yolda giderken vatandaş tarafından durdurulup hesap sormasın diye koruma ordusu kurmakta,
Oysa daha dün bunlar da komşu bahçeden elma ve armut aşırıyor, sınavda yanındakinin kâğıdına bakıyor, kentlerin varoş mahallelerinde yaşıyorlardı.
Şimdilerde ise ulusal, dil, din ve mezhep özgürlüğünden bahsetmekte; gelişmiş toplum olduğumuzu belirtenler insana özgürlükten hiç söz etmemekte;
İnsana özgürlük ve “güzel insan” değeri onlar için hiçbir şey ifade etmiyor.
Yaşamımızda görüyoruz ki, Spartaküs, Şeyh Bedrettin, Giordano Bruno, Pir Sultan Abdal ve diğerlerinin ödediği özgürlük bedelini bilmek istemiyorlar. 
Efendilerini iktidara getirip baş tacı yapan, “güzel insan” değerinden yoksun “köle ruhludur”. 
Yönetime getirdiklerine “kurtarıcı”, “yeni özgürlükçü”, “yaşasın”, “viva viva”, “heil heil” (W.Reich)diye bağırarak biat edip ‘şükretmekte’.
Oysa“başkasını özgürlüğünden yoksun edenin kendiside özgür değildir”, der,  J. J. Rousseau.
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...