İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Koronavirüsünün öğrettikleri

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Önceki yazımda;

“Sormak gerekmez mi? Nasıl bir güç, ülkeleri kapatıp, tüm dünyayı karantina altına alabilir? Süper güç Amerika mı? Rusya’ mı? Çin mi? Yoksa 21. yüzyıl teknolojisi mi? Hem de gözle görünmeyen bir virüs ile…” demiştim. Bu yazımda da virüsün davranışlarına dikkat çekmeye çalışacağım. Virüsün davranışı mı olur dediğinizi duyar gibiyim. Olur, oluyor da. Bakın nasıl;

Bir kere bu virüs, çok adaletli davranıyor. İnsanlar arasında kadın-erkek, dil, din, ırk, mezhep, soylu, soysuz, zengin-fakir, ünlü-ünsüz ayırımı yapmıyor. Herkese eşit davranıyor. “Biz Müslümanız” diye torpil geçmiyor; geliyor ve vuruyor... “Burası Müslümanın Camisi, buraları melekler koruyor, ben girmeyeyim”, diye düşünmüyor. Tıpkı havraya, kiliseye, Budist tapınağına girdiği gibi giriyor ve yakaladığını indiriyor… Bu hacıdır, hocadır, şeyhtir, şıhtır, derviştir; hahamdır, rahiptir, papazdır, papadır, mübarek insandır demiyor; şamarı patlatıyor. İnsanlardan daha âdil davranıyor. Belki de uzun zamandır rafa kaldırılan “adalet” kavramı için örnek alınması gereken âdil bir sistem uyguluyor.

Bu virüs, bilimin ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu cahil toplumlara bir kez daha ispat ediyor. Hurafeleri, bid’atları, sahte dinleri, ruhbanları, yerle bir ediyor. Bilim insanlarının değerini yeniden ön plana çıkarıyor. Bilim yuvalarını kapatan, bilim kurumlarına, ehliyetsiz ve liyakatsiz kişileri getiren yönetimlerin suratına şöyle okkalı bir tokat savuruyor.

Bu virüs, insana temizliği; su ve sabunun ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Vücut, özellikle de el temizliğinin topluma saygı göstermek anlamına geldiğini, korkunun sopasıyla gösteriyor.

Bu virüs, insanoğluna sorumluluğunu hatırlatıyor. Ailesine, çevresindeki insanlara, tanıdığı, tanımadığı herkese önem vermeyi, başkalarının hayat hakkını korumayı öğretiyor.

Bu virüs, unuttuğumuz insani değerlerimizi yeniden fark etmemize aracılık ediyor. Komşu teyzenin, amcanın kapısını çalıp, bir ihtiyacı olup olmadığını soran yeni bir gençlik doğuyor.

Bu virüs, insanoğlunun o kibrini yerle bir ediyor. Füzelerin, atom bombalarının, nükleer silahların yapamadığını yapıyor ve o mağrur ve medeni Batı’nın bütün kalelerine, saraylarına giriyor. Onları hapsediyor… Servet ve nimetle şımarmış elebaşlarını, saltanat sahiplerini ve ülkelerini yerle bir ediyor. Düzenlerinin/sistemlerinin altını üstüne getiriyor. Ekonomilerini yere çalıyor.

Bu virüs, ne yapıyor biliyor musunuz? Acıyor ve merhametli davranıyor; Kime mi? Çocuklara… Onlara bulaşmıyor. Gençleri de koruyor ve kolluyor. Yani insanoğlunun unuttuğu “adalet”, “sevgi” ve “merhamet” kavramlarını, masumlara uyguluyor… Gençliğe fırsat tanıyor. Ders almasını ve gelecekteki yaşamını bilim, adalet, sevgi ve merhamet üzerine yaşaması gerektiğini fısıldıyor.

Bu virüs, insanoğluna en önemli değerinin sağlığı olduğunu acı bir şekilde hatırlatıyor. Sağlık olmazsa bu değerlerin hiç birisini hayata geçiremeyeceğini, kaybedeceğini söylüyor.

İnsanoğlu “farkındalık” kavramını yeniden keşfediyor.

Bu virüs, “içimizdeki beyinsizler yüzünden” belki bizleri de helâk edecek, ağır bedeller ödetecek ama ne demiş atalarımız;

“Her nimetin bir külfeti vardır. “

İnsanoğlu yeniden öğreniyor...

Her zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka vardır. Korona virüsü vuracak ve geçip gidecek. Ancak hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Belki de çok daha güzel bir dünyayı, insanoğlu birlikte ve yeniden inşa edecek. Aksi takdirde kaybedenlerden olacak.

Bize düşen ise güzelce sabretmek, ayaklarımızı yere sağlam basmaktır. Yaşadıklarımızdan ders çıkarıp, hayatımızı yeniden çok daha anlamlı bir hale getirmektir.

Ülkemize ve tüm insanlığa sağlıklı günler diliyorum.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...