İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

80 yılın muhasebesi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Yaklaşık bir aydır evdeyim. Hiç alışık olmadığım bir hal bu stres yapmaya başladım. Oturdum 80 yılın muhasebesini yaptım. İlk Okuldan Üniversiteye 1-2 öğretmenimin sözleri hayatıma yön verdi. Birisi her akşam yatağa girdiğinde bu gün kimsenin kalbini kırdım mı? Bir yanlış hareket yaptım mı diye düşün demişti. Birisi her yılbaşında bir önceki yıldan daha ilerde misin diye düşün. daha ilerisi için çalış demişti. Aynı hoca ilerde ne iş yaparsan terzi. Berber, doktor, mühendis sen o mesleğin en iyisi olmaya çalış demişti. Yozgat'ın bir köyünde Yedek Subay Öğretmen olarak askerliğimi yaparken bir gün gelen müfettiş de bir ders verdi. Tarih dersinde çocuklara Türk'lerin Orta Ayadan göçlerini anlattım. Her taraf yemyeşil, billur gibi akan dereler kurumuş, kuşlar bile göç göç diye öter olmuş Türklerde göçmüş diye anlattım, teneffüste müfettiş bana Utku Hocam biz çocuklara çok yanlış bilgiler veriyoruz Yozgat'ın Çamlık Tepe'sini gördün mü? Dedi Evet dedim Allah o tepeye gökten kozalak mı atmış orası çamlık olmuş etrafında 100 kilometrede ağaç yok. Kesmişiz, yakmışız, tarla açmışız. Çıkamadığımız tepe orman kalmış. Biz çocuklara ormanlarımızı korumazsak yağmurlar yağmaz etraf  kurur diye anlatmamız lazım dedi. O da beni çevreci yaptı. Dün evde oturmaktan sıkıldım. Eşimin orta boy aynasını karşıma aldım konuştum onunla. 80 yıl geriye giderek geçmişi düşündüm. Özeleştiriler yaparak. İş, futbol, okul hayatımı tekrar tekrar yaşadım. Ortaokul sonrası Kırklareli'de lise çağları, Diyarbakır Sümerbank'ta başlayan iş hayatı ve gece Tekniker Okulu, Bursa Merinos, Yedek Subay Öğretmen olarak Yozgat, Karabük Demirçelik, Yarımca Seramik, 25 yıl İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) çalışırken bir de baktım Mühendis olmuşum. Gündüz çalışırken, futbol oynarken, geceleri okuyarak. Mühendislik sıfatım olmadığı günlerde bile üslerimin takdiri ile hep Kontrol Mühendisi idim. Müteahhitlerle omuz omuza çalıştım. O zamanlarda borçluydum, halen de borçluyum. Harama el atmadım. Şimdi İTÜ'ye her gidişimde sevgiyle karşılanıyorum. Oğlum ve büyük torunum orada çalışıyor, gelinim oradan emekli. Eeee! bize ne bunlardan diyeceksiniz. Benden daha kalitesiz takımlarda top oynamış, benim gibi maaşlı çalışmış insanların milyoner oluşuna, çocuklarının gemicikleri oluşuna akıl sır erdiremiyorum. Evet aynayla konuştum. Günlük hayatımızda kullandığımız ayna. Kendimize çeki düzen vermemizi sağlayan ayna. Yıllar önce yine yarım saat aynanın karşısında oturmuş, sevabı ile günahı ile geçmiş yıllarımı düşünmüş, üst seviyede erdemli bir insan olma ve ömrümün sonuna kadar öyle kalma kararı almıştım. Herhalde başardım ki, çevremdekilerce hep sevildim. Hep doğru oldum. Yarımca Seramikte kimseye nasip olmaz bir zenginlik fırsatı teptim. İTÜ'den de zengin biri olarak emekli olabilirdim. Çok duygusal olmanın ve herkesi karşılıksız çok sevmenin zararını da çektim . Doğu felsefesinde duygular at'a benzetilirmiş. Dizginlenmemeleri halinde bizi istedikleri yere götürürmüş. Ömrüm tükendi ama hiç iyi bir jokey olmayı başaramadım. Çevre ve toplum tarafından empoze edilen kimliğe bürünmek de hiç bana göre değil. "İnsanlar gördüm üzerinde elbise yok, elbiseler gördüm içinde insanlar yok" derken Mevlana, insan olmak yolunda korku ve duvarların aşılıp özvarlığın yakından tanınmasını kastetmiş sanıyorum. Kıskançlık, gurur, kin, nefret, intikam, benim hiç sevmediğim hisler. Her şeyi en iyi ben bilirim deyip, aile efradımı, çevremdekileri, en iyi ben idare ederim hastalığım hiç olmadı. Ne mutlu içinde herkese karşı hürmet, saygı, özellikle ve özellikle SEVGİDEN gayrı bir düşüncem olmadı. Şükür ki yeni derneğim DEÇED'te olduğu gibi BİR HAYAT KURTAR derneğinde, ÇYDD Derneğinde, Doğa İle Barış Derneğinde Çevre Koruma Derneğinde de böyle dostlarlayım. Yazımı MEVLANA'DAN bir tarif ile bitireyim.


DOST DEDİĞİN DOST
Sevilecek biri olmadığın anda bile seni sevmeli,
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı,
Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile sana sarılmalı,
Bütün çevren seni üzdüğünde sana moral vermeli,
Sevindiğinde seninle sevinmeli, üzüldüğünde seninle üzülmeli,
Hepsinden daha çok dost matematiksel olmalı,
Sevinci çarpmalı, üzüntüyü bölmeli, kötülükleri çıkarmalı, güzellikleri toplamalı,
Dost; kalbinin ve aklının derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı,
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı. DEMİŞ MEVLANA Sağlıklı kalmanız dileklerimle...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...