İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

5 Haziran Dünya Çevre Günü

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bildiğiniz gibi 5 Haziran bütün dünyada "Çevre Günü" olarak kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Örgütü; Çevre konusunda ilk önemli konferansı 1972 yılında Stockholm'de toplamıştı. "İnsan Çevresi Konferansı" adı verilen bu konferansa aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 113 ülke katılmıştı. Konferans Birleşmiş Milletlerin çevre alanındaki çalışmalarının temelini oluşturmuştur. Konferans sonunda Uluslararası boyutta bir bildiri yayınlanmıştır. "Stockholm Bildirgesi" olarak da bilinen "BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İNSAN ÇEVRESİ BİLDİRİSİ" 'nde, giderek büyüyen çevre sorunlarının bölgesel ve küresel boyutta yayılması nedeniyle ülkeler arasında yaygın bir işbirliğinin yapılması ve uluslar arası kuruluşların ortak hareket etmeleri gerektiği belirtilerek, bütün insanlar ve hükümetler çevrenin korunması ve geliştirilmesi için ortak çaba göstermeye çağrılmıştı. Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın temel bir insan hakkı olduğu karar altına alınmıştı. Anayasamızın 56. Maddesinde de "herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir." denilmektedir. Konferansın başlama tarihi olan 5 Haziran günü her yıl "Dünya Çevre Günü" olarak kutlanmaktadır. Ancak sözde gelişmiş batılı ülkelerin karşı politikaları yüzünden beklenen olumlu gelişme bir türlü gerçekleşmemiş, üstelik son yıllarda "küreselleşme" adıyla tüm insanlığa dayatılan vahşi kapitalist program; çevre sorunlarını hızla artırmıştır. Tüm dünyada yaşanan olumsuzluklara paralel olarak ülkemizde de doğal alanları yok edecek ormanları ve meraları (kaynak yaratmak adına) ortadan kaldıracak, kıyıların turizm uğruna yağmalanmasını hızlandıracak, kirlilik üretecek teknolojilerine, termik ve nükleer santralleri ülkemize getirecek yeni yasal düzenlemelere ve yatırımlara hiçbir çevre kaygısı gütmeden hız verilmiştir.
* Küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine yol açan termik santrallerden,
* Ülkemizi nükleer çöplüğüne dönüştürme girişimlerinden,
* Bizim milletimizin atıkları yetmiyormuş gibi dışarıdan plastik çöpleri almak,
* Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ile fosil yakıt (kömür, petrol, doğalgaz) kullanımdan,
* Hiçbir bilimsel değerlendirme içermeyen, yöre halkının yaşam koşullarını göz ardı eden, doğa katliamına dönüşmüş olan binlerce nehir santrali (HES) yapımından,
* Kıyıların doldurulması ve işgalinden,
* Orman alanları ile tarım alanlarını mahvetmekten, Kesinlikle vazgeçilmelidir...
İnsan hakları, insan onuru için doğal hayatın esenliğinin birinci şart olduğu bir kamu düzenini anlatır. Lakin dünya genelinde sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı müdafaası çevrecilerin gösterdiği bunca çabaya rağmen, devlet yöneticileri tarafından önce para düşüncesinden uygulama sahasına girememektedir. Hukukun bile sınıfta kaldığı bu düzen hiçbir engel tanımadan ormanları, sulak alanları, meraları, tarım sahalarını rant için yok etmektedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 28. Maddesi'nin "Herkesin bu bildirgede ileri sürülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekleşebileceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır." Sözünü de çöpe atmışık. Çoğu insanlar var olan bu sistemi Tanrı yazgısı gibi kabulleniyor. Günümüzde mevzuat çerçevesini revizyondan geçirmek ya da radikal bir değişim yapmak ihtimali ufukta bile gözükmüyor. Açıkça söylersek: Ne devlet ne de piyasalar bunu istemiyor. Biz çevreciler direneceğiz. İleriki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için önce eğitim sonra bilgilendirme ve etkinliklerle insanımızı uyandırmaya çalışıyoruz. Konu çevre olunca hiçbir parti ayırt etmem. Çalışmalarından çok keyif aldığım CHP İl Başkanlığı "Çevre Ve Doğa Hakları Komisyonu" ile 4 Haziranda denizin doldurulması, tek tük kalmış ağaçların kesilmesi ve Yassıada'nın imara açılmasını protesto edip, basın açıklaması yapmak için Beşiktaş, Kadıköy ve Bakırköy'den kalkan teknelerle adaya gittik ama onlar yine bildiğini yaptı. Geçtiğimiz günlerde de açılışları yapıldı. Tek bir ağaç kalmamış beton ortalığı kaplamış.Yılmak yok halkımızı bilinçlendirme çalışmalarına devam edeceğiz. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.  

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...