İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Psikiyatrik vakaların yönettiği bir dünyada savaş kaçınılmaz olur!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Rambo’yu hatırlayanlarınız mutlaka vardır. Hani esir düşen Abd’li 10 askeri kurtarmak adına yüzlerce masum Vietnamlı erkek, kadın ve çocuğun hunharca öldürüldüğü o film ve yapılan katliamı değil Rambo’yu kahraman edasıyla bizlere alkışlatan emperyalistler.

Ve sonrasında Kuveyt’te, Mısır’da, Irak’ta, Libya’da ve en son Suriyede “barış” adı altında çevrilen filmler...

Ve bir türlü sığamadığımız 510.100.000 km’lik dünya yüzeyi...

Ki asıl dert sığmak değil kimin daha güçlü olduğunu gösterebilmekti. Yani parsel kavgası ve hırslar uğruna çocuklar ve insanların katledilmesi çokta önemli değildi onlar için...

Aynen;

Filistine kan kusturan, kandan beslenen İsrail katili...

Gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye 8 füze attırıp savaş çıkartırım diyerek insanların ölmesini umursamayan vicdan yoksunları.

Nükleer savaş tehdidinde bulunan Kuzey Koreli Ruh Hastası...

Amerika Birleşik Devletlerinin milli manyağı.

Ve uyuşturulmuş Arslan ve Kaplanla poz vererek dünyaya korkusuz olduğunu ispatlamaya çalışan Rus psikopatı gibi.

Kısacası milyonlarca insan nefes almak, hayatı doya doya yaşamak iyerine birilerinin hırs ve dünya lideri saplantıları yüzünden ölüme terk ediliyordu.

Ki bence sorunun temelinde yatan asıl gerçek seçilenin değil seçenin potansiyel şiddet meraklısı olmasından kaynaklıydı. Yani asırlardır aynı topraklar üzerinde yaşayan zencilere dahi tahammülü olmayan bir toplumdan barış, özgürlük ve huzur getirecek bir lider seçmesini beklemek hata olurdu.

Ki çıkara dayalı siyasetin en büyük silahı haline gelmişti toplumların ötekileştirilip etnik kimlik ayrıştırmasına sürüklenmesini sağlamak.

Amerikada asırlardır bitemeyen zenci karşıtlığı gibiydi güzel ülkem insanının dindar ve dinsiz ayrıştırmalarına sürükleme çabaları.

İşte asıl sorunda.

Suçlu lider miydi.? 

Yoksa o lidere bu imkanı vereni bizler mi suçluyduk?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...