İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Eskimeyen eskiler

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Amatörce çekimler, basit sahneler, masallarda bile olmayan tesadüfler ve sonu başından belli olan o eski Türk filmlerini neden bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar izleriz?

“Eskiden” ile başlayan sözlerde neden hep içimizi şöyle bir çeker ve özlemle hasretle yanıp tutuşuruz?

Bu soruların cevabına “doğallık, güzellik ve samimiyet…” desek sanırım yanlış söylemiş olmayız.

İnsanlar eski zamanı özlemiyor aslında. İnsanlar günümüzde kaybolan ancak eskiden sürekli yaşatılan sevgi, saygı, edep, ahlak, komşuluk, dostluk ve arkadaşlıkları özlüyor.

Güzel insanları özlüyor.

Yaşanmış güzellikleri özlüyor.

Üzerlerinde kara önlük, gönüllerinde bembeyaz hayalleri olan öğrencileri özlüyor.

Saygıda kusur edilmeyen ve toplumun en değerlileri olan eskinin muallimli yıllarını özlüyor.

O zaman “Eskiler mi güzeldi yoksa eskiden mi güzeldik?” sorusu akla geliyor.

Özlemleriniz, hasretleriniz neye?, kime?...

Güzel olan eskiler neydi sizce?.

Okul hayatınız mı mahalle aralarında oynadığınız futbol maçları mı,  ip atlamalarınız mı ya da insanlar arasındaki o hoş muhabbetler mi veya insanların sıcakkanlı davranışları mı?

Eskiler güzeldi diyebilmek için işte size sorduğum bu soruları okurken şöyle derin bir iç çekmeniz yeterlidir aslında tabii biraz da tebessüm ..

Eskilere karşı duyulan özlem bazen pişmanlıkla açıklanır. Bazen gururla, mutlulukla. Bazen durup “Ya iyi ki de zamanında onu yapmışım.” da diyebiliyorsunuz, bazen de yaptıklarınızdan pişmanlık duyabiliyorsunuz.

Nasıl ki doğa da her şey zıttıyla var burada da aynı kural geçerli aslında. Ama insanlık tarihi boyunca hep bir geçmişe özlem duygusu ağır basmaktadır.
Yaşadığımız  toplumdan, çevremizden örnekler verecek olursak insanlardan şunları duymaz mıyız:

“Nerde, o kış mevsimi geldi mi evde misafirlerle beraber o sıcak sobanın başında yapılan sıcak sohbetler, nerde sık sık yapılan sıla-i rahimler ya da tüm ailenin bir araya gelip eski fotoğraflarda yer alan gülücüklerin sıcaklığını hissetmeleri”…

Demem o ki herhangi bir şeyi ‘eski’ diye tabir edebilmek, yaşadığımız an içinde o özlemini duyduğumuz nesneyi veya varlığı yaşayamıyor olmamızdan kaynaklanır.

hayatımızda varlığını hissedemediğimiz şeylere ne kadar özlem duyarsak duyalım, bu duygular bizim geleceğimizi şekillendirmeye yetmeyecek.

Ama eskiden güzel olduğunu ifade ettiğimiz şeyler içinse henüz geç kalmış sayılmayız.

Demem o ki yaşadığımız hayatı nasıl şekillendireceğimiz büyük bir oranda bizim elimizde. Vereceğimiz kararlar hayatımızda neyi ‘eskiden güzel kılacağımızı’ ya da neleri ‘eski olarak adlandıracağımızı’ şekillendirecek.

Hayatımızın ilerleyen yılları için temellerini attığımız ‘şu an’ ların kıymetini bilmeli ve eskiden güzel olduğunu düşündüğümüz şeyleri eskisi gibi yaşamalıyız.

Mühim olan elimizde olanların değerini bilmek ve onları da eskitmemek.

Unutmayın; yapılacak çok iş, yaşanılacak güzel günler var.

VESSELAM

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...