İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

“Abdullah’ın Mahkemesi”

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Öyleydi de...

Çünkü rahatsızlığın asıl sebebi Anayasa Mahkemesi'ndeki çoğunluğa sahip olamamakla alakalıydı.

Yani 2007 yılında görev süresi dolan Sayın Ahmet Necdet Sezer’in atadığı 2, 2014 yılında görev süresi dolan Abdullah Gül’ün atadığı 7 üye vardı ve 18 yıldır ülkeyi tek başına yöneten partili Cumhurbaşkanın 6 üye ile muhalefette kaldığı tek yer Anayasa Mahkemesi idi.


 

Yanılmıyorsam fitili ilk ateşleyen şey de Can Dündar’ın 29 Mayıs 2015 tarihinde kendi imzasıyla yayınlanan MİT Tırlarındaki silah haberi ile tutuklanması ve ardından Abdullah’ın Mahkemesinin 11 üyesi tarafından 2016 yılında verilen tutukluluğunda “hak ihlali” söylemi olmuştu.


 

Ve bugün yine o aynı Anayasa Mahkemesi Eski CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu için “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verirken koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten partili Cumhurbaşkanı bir zamanlar el ele yanak yanağa yağmurda yürüyüp ıslandığı Abdullah’ın Mahkemesine takılıyordu. 


 

“Divan-ı Âli”


 

Gelelim Sayın Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesi Kapatılsın yerine Divan-Âli kurulsun söylemine.

Divan-Âli diğer adıyla “Yüce Divan” anlamına geliyor.

Bence Sayın Bahçelinin bu söyleminin arkasında yatan asıl gerçek 2017 yılında yapılan anayasa değişikliği ile “Başbakanlığın kaldırılması. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ibaresinden “Yüksek” kelimesi çıkarılması. Askerî Yargıtay ile Askerî Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmıştır. Askerî Yargıtay ile Askerî Yüksek İdare Mahkemesinden seçilen üyelerin görev sürelerinin sona ermesinden sonra Askeri Mahkemelerden Anayasa Mahkemesine yeni üye seçilmesinin önünün kapatılması olabilirdi. 

Çünkü bir korku vardı ve bu korkuyu yenmek için hem Anayasa Mahkemesinin hemde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun sayılarıyla oynanarak biran önce AKP'lileştirilmesinin önü açılıyor olabilirdi.

Ki birde Sayın Bahçelinin “seni yüce divanda yargılatmazsam namerdim” sözü vardı.


 

15 Temmuz sonrası kaleme aldığım “arkada Bahçeli’den ön Bahçeli’ye dönüş başladı” makalem ile Sayın Bahçeli’nin af ile ilgili yaptığı açıklama sonrası “af çıkacak” makalemi okuyan değerli okurlarım benim bu cümlelerim ile ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaklarını umuyorum. 


 

“Kanun Hükmünde Kararname;”


 

Aslında Kanun Hükmünde Kararnameleri çıkarma yetkisinin Cumhurbaşkanına verilmesi çok mantıklıydı. Çünkü çıkarılacak KHK’larda Sayın Cumhurbaşkanının değilde Anayasa Mahkemesinin yada Sayın Muharrem İnce’nin es kaza Cumhurbaşkanı seçilmiş olduğunu düşünürseniz haliyle bu KHK’larında altına imzayıda bunlar atacaktı. 

Yani Anayasa Mahkemesinin yada Sayın İnce’nin imzası ile Emniyet, Yargı, TSK ve Milli Eğitime sızmış olan Cemaatçi artıklarını temizlemenin adı onlar yapınca terörist, bizden olanlar yapınca bunun adı mutlaka dinci ve islamcılara karşı bir operasyon yapılıyor algısı mutlaka oluşurdu. 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...