İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Yine aylardan kasım...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

‘Oğluma ithafen...’
 

Ankaralı bir gençti bir kaç zaman önce...  

İstanbullu bir gelin ile Adana’da kesişti yolları. Birbirlerinden habersiz Peygamberler Şehri Şanlıurfa’nın Balıklı Gölü’nde kaldı dilek paraları. Hz.İbrahim’in doğduğu mağarada göğe yükseldi duaları. Malum olmuştu rüyaları. O gün ağlarını ören kader, 2005’in Eylül ayının 23’ünü tarih sayfalarına kazıdı. Tozlanmak üzere diğer tüm tarih notları gibi raflardaki yerini aldı. 4 sene sonrasıydı aylardan Kasım. Hayatın bir insana verebileceği en güzel hediye ile taçlandı hayatları. Onlar için artık güneş bir başka doğuyor, gün başka bir anlama bürünüp günleri kovalıyordu. 9 aylık sabırsız bekleyişin en muazzam meyvesinin adı ‘Eymen’ olmuştu. Daha hayırlı, daha uğurlu iyi insan anlamında hayatlarına değer katan bir yolculuk başladı ‘Eymen’le...

Her daim davul zurna sesleri arasında halaylar çekilmezdi ki hayat yolunda. Bazen büyük bir coşku, bazen sessiz, bazen de kırık dökük duyulur orkestranın sesi. Ankaralı genç ile İstanbullu gelinin yaşadıkları  her çift gibi uzun ince bir yol hikayesiydi. Hep mutluluk mu, hep hüzün mü? Hayır! Bazen güler bazen ağlarmış kader. En karanlık denildiği anda görünürmüş güneşin en parlak ışıkları. Bugün var yarın yokların dünyası. Yılların yıllara eklendiği zamanları kovalarmış hayat denen şey. Her geçen gün artan bir özlemle eksilirmiş sevdiklerinin varlığı. Geride kalan hasretle anılan yaşam albümünün siyah beyaz fotoğrafları.

Sonuçta; İyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, varlıkta yoklukta, ölüm bizi ayırana dek yaşanacaklara niyet edilmişti. 

Omuz omuza önümüzdeki maçları izleyip bazen iş başa düşüp tam da sahanın ortasında dönülmez akşamın ufkuna kadar miras kalan iyilik ve güzelliklerle ter dökecek bir hayattı onların ki. Özlemenin başkentinde ‘Hayat sil baştan kadere inat, ayağa kalk yürü ve koş’ misali. ‘Eymenden önce’ ‘Eymenden sonra’ diye ayrılan dönemin eşiğini çoktan geçen yetişkinlerdik biz. Toplumun en temel taşı çekirdek ailemizin fertleri olarak birbirine kopmaz bir iple bağlanmış birer yoldaş olarak yürüyoruz hasretin, acının üstüne, bazen mutluluk, bazen şevk, bazen aşk ile...


‘Yine aylardan Kasım iyi ki doğdun canyarım Eymenim.’


İlkeli Söz; Çağlayan bir pınarın başında, rengarenk çiçeklerin ve uçuşan kuşların cıvıldadığı yeşil bir vadiyi seyrediyormuş hissi veren insanlar var. Varlıklarından limon çiçeği kokusu taşıyor çoğu zaman. Şayet çevrenizde böyle insanlar varsa şanslısınız yoksa böyle içinizi açan insanları sevin! 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...