İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Siyasetin ateşi yükseldi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Son günlerde yaşanan tartışma ve polemiklerin izini sürdüğünüzde göreceksiniz ki; siyasetin ateşi fena yükseldi.

Bir yandan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın söylemleri, suçlamalarıyla alevlenen bu ateşe muhalefet yöneticileri de körükle gidiyorlar.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ nun “Sözde Cumhurbaşkanı” söylemiyle başlayan kavga, görünen o ki yargıya taşındı.

Erdoğan Kılıçdaroğlu için, Kılıçdaroğlu Erdoğan için karşılıklı dava açarken, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’ da hem Erdoğan, hem de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında maddi, manevi tazminat davası açtı.

Şimdi gözler bu davalara bakacak hakimlere çevrilecek.

Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’ın birbirleri hakkında açtıkları ilk davalar değil ama Kaftancıoğlu’nun açtığı davalar çok ilginç geçeceğe benzer.

CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın birbirlerine karşı hitap ve söylemleri konusunda farklı yorumlar yapılabilir ama Kaftancıoğlu’na yapılan doğrudan yargısız infaz sayılır.

Bir ülkenin en tepesindeki kişi olarak Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı; elde hiçbir somut delil ya da belge olmadan ana muhalefet partisi İstanbul İl Başkanına bir terör örgütü militanı diye suçlamada nasıl bulunur?

Bir yandan hukukta reformdan söz edeceksiniz, öte yandan hukuksuz bir biçimde vatandaşları teröristlikle suçlayacaksınız.

Bir yandan “yönümüz batıdır, Avrupa Birliği hedefimizden vazgeçmedik diyeceksiniz, diğer yandan katılmayı düşündüğünüz Avrupa Birliğinin en temel kurumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını yok sayacaksınız.

Her fırsatta yeni bir anayasa değişikliğini gündeme getireceksiniz ama mevcut Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımayacaksınız.

Her açılışta, her konuşmada “geleceğimiz gençlerdedir” diyeceksiniz, sonra da ülkemizin en başarılı öğrencilerinin eğitim gördüğü Boğaziçi Üniversitesine tüm kurumsal ve akademik teammülleri yok sayarak, öğretim üyeleri ve öğrencilerin tüm itirazlarına karşın dışardan birini rektör olarak atayacaksınız.

Oysa aynı kişi partinizden belediye başkanı ve milletvekili adaylığı için başvurduğunda her iki göreve de layık görmemiştiniz.

Şimdi Sayın rektör şapkadan kuş mu çıkaracak?

Yüzlerce profesörün arasında bir tane bile sizin partinize yakın biri yoksa, zaten asıl bu durum üzerine düşünmeniz gerekmez mi?

Yarın o yere göğe sığdıramadığınız kişi başarısız olursa, bu durumu kamuoyuna ve özellikle de o terörle inkisaklı dediğiniz öğrencilere nasıl izah edeceksiniz?

Oysa tüm bu gereksiz gündem değiştirme çabalarını bir kenara koyup enerjinizi pandemiyle mücadeleye harcasanız!

Dünyada birçok ülke aşılama konusunda önemli bir mesafe almışken henüz yeterli aşı siparişleri bile verilememiş, elde var olanların hangi yöntemle, kimlere, nasıl kullanılacağı bile organize edilmemişken bu anlamsız ağız dalaşı niye?

Kim kime ne demiş?

Kim darbe çağrısı yapmış?

İnanın vatandaşın gündeminde bunların hiçbiri yok.

Ortalık yangın yerine dönmüş.

Ülke nüfusunun neredeyse yarısı açlık sınırıyla aynı duruma gelmiş asgari ücretle geçinmeye çalışıyor.

Esnaf dükkanını kapatmak noktasına gelmiş, evine ekmek götüremiyor.

Korona mağdurları gülünç sayılacak sözüm ona desteklerle oyalanıyor.

İktidara muhalif olan herkes ya terörist ya da vatan haini ilan ediliyor.

Köylü perişan, çiftçi üretemez, ürettiğini satamaz hale gelmiş.

Yatırımların tamamen durduğu, siyasetçi, yazar, gazetecilerin keyfi olarak cezaevlerinde tutulduğu, tutukluluğun cezaya dönüştüğü, yargıya ve hukuka güvenin kalmadığı bir ülkede daha ne kadar suni gündemlerle insanları kandıracaksınız?

Siyasi ittifak adına şantajcı seçim işbirlikleri oluşturmak için ilkesiz, ilkel manevralarla nereye kadar yürüyebileceksiniz?

Siyasetin ateşi zaman içerisinde düşürülebilir belki ama açlığa, yokluğa, işsizliğe, hukuksuzluğa acil çözüm bulamazsanız ne ekonominin, ne sağlık ve eğitim sisteminin ateşini söndüremezsiniz.

Oysa asıl önemli ve yaşamsal olan; tüm yurttaşların eşit koşullarda eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesidir.

Parası olanın eğitim ve sağlık hizmeti alabileceği bir ortama hızlıca sürükleniyoruz.

Ayrımsız iktidar da muhalefette halkın gerçek gündemi üzerinden siyaset üretmek zorundadır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...