İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Kadınların nefes alma hakkı feshedildi!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Cem Yılmaz esprileri gibiydi. Saraylı Fahrettin Altun’un feshedilen İstanbul Sözleşmesi'ne istinaden yaptığı Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Türkiye'de, kadının her alanda daha özgür daha aktif ve daha özgüvenli bir şekilde yer aldığını ve hatta kadınlara başta eğitim olmak üzere seçme seçilme hakkını bile bu dönemde kazandırdıklarını belirtip, birçok konuda çifte standart olmaması için devrim niteliğinde yeniliklere imza attıkları söylemi.

Böylelikle; 5 Aralık 1934 tarihinde Atatürk’ün devrimlerinden en önemlisi olarak bildiğimiz, kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyanın Akp Hükümeti olduğunu öğrenivermiştik.

Ama neyse ki Sayın Altun İslamiyet ve Selçuklu dönemine kadar giderek "Kadına Cennetin anahtarını bahşeden ve kadını ilk hükümdar yapan" Akp’dir demedi.

Ve işin asıl garip olan tarafıda, feshedilen İstanbul sözleşmesinin Anayasanın 90. Maddesine göre, kanun hükmünde kararname olduğunu ve meclis çoğunluğu ile "temel hak ve özgürlükler" adına çıkarılan bu kararnameyi feshetme yetkisinin mecliste değil cumhurbaşkanın yetkisi dahilinde olduğunu benimde hemşehrim olan Hukuk Profesörü olan TBMM Başkanının söylüyor olmasıydı.

Keza ona göre "Montrö Boğazlar Sözleşmesinin feshi de buna dahildi."

Ki başkanlık sistemiyle yönetilen bir ülkede çıkarılan kararnamelerin kanuna aykırı olup olmadığını tartışmak dahi mümkün değildi ve karşımızda Anayasa Mahkemesini tanımayan bir yönetim sistemi vardı. Yani Anayasa Mahkemesi bu sözleşmenin feshinin kanun dışı olduğuna hükmetse dahi bu partili Cumhurbaşkanı için çok önem arzetmeyecekti. Çünkü partili Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesini tanıması için önce Sayın Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül’ün atadığı üyelerden kurtulması gerekiyordu ve neyse ki bunun için biraz daha zaman vardı.


Oysa ki feshedilen İstanbul Sözleşmesi 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair kanun “devlet, şiddetten şikâyetçi olan kadına, dilerse çocuklarıyla birlikte barınma imkânı verir. Süreç sona erene değin maddi yardım sağlar. İş ve hatta kimlik değişikliği yapmak isterse yardımcı olur. Şiddet uygulayan hakkında en az bir ay süreyle uzaklaştırma kararı alır” dediği sözleşmeyi 24 Kasım 2011 tarihinde Akp Hükümeti dahil Meclisteki bütün parti milletvekilerinin oyunu alarak 26 dakikada 246 oyla kabul edilen ve bu sözleşmeye imza atan ilk ülkeyken, bugün o aynı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden “partili bir kararname” ile 41 milyon 698 bin 377 kadının yaşadığı bir ülkede İstanbul Sözleşmesi feshedilmişti.


Bence alınan bu karara şaşırmamak gerekirdi. Çünkü "hamile kadın sokağa çıkamaz, kadın sakız çiğneyemez, pantolon giyemez veya kadınlar evde oturursa bu ülkede işsizlik azalır" diyen zihniyetin kadına bakış açısı ortadayken ön tekerlek nereden giderse arka tekerinde "kadının özgürlüğünü erkeğin belirlediğine" inanması zor olmayacaktı.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...