İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Yoğurtlu Montrö nasıl feshedilir?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Büyük ihtimalle feshedilen İstanbul Sözleşmesi'nin gazına gelinmişti. Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, egemenliğinin bir göstergesi olan Montrö Antlaşmasının “yeterli miktarda yoğurdu, Marmara Denizi'ne dökerek ayran yapmanın yani feshedilebileceğinin mümkün olduğunu düşünmek, boğazları Sevr’de olduğu gibi deniz mahsüllü cacığa çevirmeye yarar.


Nedense “Cumhurbaşkanı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çekildim, Montrö'yü tanımıyorum, feshettim' diyebilir mi?” sorunun iyi niyetli gazeteciye ait olduğunu düşünmüyorum. Ki öyle olsaydı verilen ilk cevap “Yapabilir. Mümkün muhtemel arasında fark var. Yeterli miktar yoğurt bulursanız, Marmara Denizi'ni de karıştırırsanız, ayran yapmak mümkündür” değil “Lozan ve Montrö gibi anlaşmalardan çıkmanın söz konusu dahi olamayacağına vurgu yapmak olurdu.


Bu arada; Saray’a yakın isimlerin biran önce olaya tepki gösteren 104 Amirali seviyesizce eleştirmekten vazgeçmesi gerekir. Çünkü konu sadece 104 amirali değil milyonlarca insanı ilgilendiren hassas bir konuydu. Ve kaldı ki ekonomik kriz ve Covit 19 virüsü ile hayatta kalma mücadelesi veren toplumu germenin bir anlamı yoktu.


Unutmadan; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 104 amiral hakkında başlattığı soruşturma ivediliğine ve heyecanına hayran kaldığımı belirtmek isterim.


Sen kalk Montrö ve Lozan’ı eşeleyenlere, HDP’lilerle Dolmabahçe'de mutabakat yapanları, PKK ile Oslo'da masaya oturanları, bebek katilinin Diyarbakır da mektubunu okutulmasını, meslektaşlarını Habur’a PKK’nın ayağına kadar gönderenleri, cemaate ne istediyseler verdik diyenleri, çocuklarını cemaatin okullarında okutanları, fetöyle boy boy resim çektirenleri, cemaatin 15 Temmuz darbesinin müsebbiplerini görme, ama konu Sevr ile teslim edilen boğazların Montrö ile Türkiye’nin kontrolü altına girmesinden rahatsız olanlara bildiri yayınlayan 104 amirali gör.


Oysa ki dün ne istediyseler verilenlerdi 15 Temmuz darbesini yapan. Ve bu darbeyi önleyen Türk Silahlı Kuvvetlerimi'zin şerefli ve onurlu askerlerini dün kahraman ilan edenlerin, bugün montrö ve lozan karşıtı Sevr seviciler tarafından darbe çığırtkanlığı yapıyor olmaları bana geçmişi, yani; sahte tape ve uydurma belgelerle hükümete darbe yapacağı iddiasıyla ergenekon ve balyoz davaları kapsamında tutuklanan ve daha dava sonuçlanmadan terörist ilan edilen onurlu türk askerini toplum nezdinde pasifize edilişini hatırlatmıştı.


Kimin ne düşündüğünü bilmem ama ben 104 Emekli Amiralin Montrö çıkışının yerinde bir karar olduğunu dişünüyorum. Çünkü İstanbul Hükümeti’nce 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr ile verilen seneti geri almanın bedelini, Ulusal Kurtuluş Savaşı mücadelesinde 250 bin vatan evladımızı, “askerimizi, daha ağzında annesinden emdiği süt kokan çocuklarımızı ve kadınlarımızı” feda eden bir ülke olarak, Montrö ve Lozan antlaşmalarına “Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Tapu Senedi” olarak bakıyor olmamız gayet normaldi.


Montrö, Türkiye Cumhuriyeti egemenliğinin bir göstergesiydi ve Sevr ile; Fransa, İngiltere ve İtalya’ya verilen boğazların Montrö ile geri almış olmamızdan Fransa, İngiltere ve Italya’nın değilde bizden olduğunu düşündüklerimizin Montrö ve Lozandan rahatsızlık duyuyor olması biraz garip gibiydi.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...