İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Afrikalı Leo

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Amin Maalouf ‘un okuduğum ilk kitabı Semerkant ile 1090'li yıllarındaki İran'a yolculuk yaptım. Bu yolculukta yaşadığı dönemde iz bırakan şahsiyetleri tanırken, onların mücadelelerini ve davalarını da gördüm. Melikşah'dan, Nizamulmülk'e, Ömer Hayyam'dan, Gazali'ye ve Hasan Sabbah gibi birçok tarihi şahsiyeti tanıma fırsatını buldum. Kitapta, o dönemde yaşanan olayların yanısıra inançların toplumlar üzerindeki etkisini ve büyük bir güç olduğunu da bir kez daha gördüm.

Afrikalı leo'yu tanıyalım

 “Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim. Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Granadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim. Yolların oğluyum ben, ülkem kervan, yaşamımsa yolculukların en beklenmedik olanı." Hasan kendini bu şekilde tanıtarak başlıyor.

Ben yolların oğluyum..

 Granada ‘da doğan hasan ile 1488’den 1527 yılları arasında güzel bir yolculuğa çıkıyoruz.
Granada'yı, El-Hamra sarayını Hasan ile geziyor, tabiri yerindeyse o eşsiz yapıtlara elinizi sürüyor, bir nefes alıp geçiyorsunuz.
Granada'yı işgal eden Kastilyalı'lar tarafından Fas'a göç etmek zorunda kalan Müslümanların yıllarca yaşadıkları şehirlerini terk etmek zorunda kaldıkları psikolojiyi ile yolculuğa devam ediyoruz..
Fas'a başlayan yolculuk yine okurları mistik bir hava da esrarengiz olaylarla karşılıyor. Hasan'ın ilk ticari kervan yolculuğu ve daha sonra Kahire yolculuğu ile Hasan kendini Roma'da esir olarak buluyor.
Aslında Maalouf, bizleri doğunun eşsiz coğrafyasında bir gezgin misali gezdirirken aynı zamanda doğunun insanını , yapısını, toplumunu anlatıyor. İspanya, Fas, Kahire ve Roma sarmalında daha bir çok ülkenin, bir çok dinin ve ırkın harmanlandığı zengin bir kurguyla okurlara sunuyor.
Kitap severler bu romanda tarihin eşsiz dehlizlerinde gezerken aynı zamanda doğu insanını da yakından tanıma fırsatını yakalıyor.
Maalouf, romanda tarihi bir yolculuğun yanısıra salgın hastalıkları, varsıllığı, yoksulluğu, köleliği, esareti, soyluluğu, kaderi, yazgıyı , aşkı, sevgiyi , gelenek ve görenekler den bahsederken yine gücün, paranın yönetimler üzerindeki etkisini apaçık göstermektedir. İnsanoğlunun yeryüzünde yaşadığı müddetçe iktidar savaşlarının devam edeceği, kazananın haklı ve güçlü olacağını anlatmakla kalmayıp, güç ve makam ihtirası olanların toplum nazarında düştükleri hallerini de okurlara göstermekten kaçınmıyor.
  Tartıcıbaşı Hasan, kendine , benliğine doğru çıktığı yolculuk ise insanın kendini tanıması ve bulması kâinatı, dünyayı ve hayatı tanıması olduğu mesajı vermektedirler.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...