İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

PEKİ OTOMOTİV YÖNETİCİLERİMİZ YETERLİ Mİ?

YAYINLAMA:

CEO, genel müdür, pazarlama müdürü, ürün müdürü, iletişim ve reklam müdürü tanıdım. Otomotive bir şekilde bulaşmış; yetenekli, öğrenmeye, hızlı ve doğru karar vermeye açık birçok yönetici tanıdım. Bunun dışında; hiçbir dünya görüşü olmayan, yabancı dil bilmeyen, otomobil dışında hiçbir şey konuşulmayan, vizyonsuz, ruhsuz, boş boş bakan yöneticiler de iletişimim oldu ister istemez. Herhangi bir markanın üst düzey yöneticisi olmak için hiçbir kriteri tutmayanların da o koltuklarda oturduğuna tanık oldum. Zehir gibi espri yapanı da sıradan bir espriyi anlamayı da gördüm. Ekibini, bayisini ve tüketicisini bir akrabasıymış gibi kucaklayanı da hepsini bir külfetmiş gibi göreni de gözlemledim… Kendi PR’ını yapma uğruna bazı günlük gazetelerin otomotiv editörlerine yamananları da gördüm, bu işlere hiç mi hiç müdanası olmayanları da… İşte bu çerçevede gelelim asıl konumuza.

Sektör yöneticileri yıllardır hükümetten hep destek isterler. Vergiler kaldırılsın, destek gelsin, her şey serbest bırakılsın, peynir ekmek gibi otomobil satılsın… Yani onların dışında herkes bir şeyler yapsın ve onlar da yan gelip otomobil satsın…

Şimdi içinde bulunduğumuz ekonomik süreçte onların dışında da herkes suçlu. Bir onlar masum. Örneğin mevcut durumu değerlendiremeyen ve ileriyi öngöremeyip elinde stokla yakalanan hala 2018 model otomobil satmak zorunda kalan yöneticinin hiç mi suçu yok? Her o koltuğa oturan sizce hakkıyla oturmuş mudur? Ya da “tekkeyi bekleyen çorbayı içer” dendiği gibi markaya bir şekilde girip, çeşitli sirkülasyonlarla üst makamlara tesadüfen çıkmış kimse yok mu sanıyorsunuz? Ben bu söylediklerimin büyük bir bölümüne Doğuş Otomotiv’de bizzat rastladım. VW, VW Ticari, Audi, Seat, Skoda, Porsche gibi zaten kendini satan grup markaları onların sayesinde değil, “onlara rağmen” satıldıkları üst düzey yöneticilerini de gördüm. O koltuğa oturmalarındaki en önemli 2 kriter, kuruma bir şekilde girmeleri ve Fenerbahçeli olmaları yeterliydi mesela… Hele şu anda bu markaların aylık satışlarına baktığımda düşünmeden edemiyorum; “bu kadar satış başarısızlığı gösterilen markanın genel müdürü olsa ne olur olmasa ne olur” diye. Ama mazeret çok, ÖTV-KDV desteği kalktı, hayat pahalandı, bayiler yetersiz kaldı vs… İnanın bu markaların küçük-büyük dağları ben yarattım edasıyla dolaşan başarısız yöneticilerinin yerine; ortalama pratik ekonomi zekasına sahip, lise mezunu, zehir gibi gençleri bulsanız benzer rakamlara yine ulaşılır. İnanın hiç abartmıyorum. Örneği Doğuş Otomotiv’den verdim ama birçok markamızdaki manzara bu. Ben en çok marka ve benzer başarısızlık örnekleri Doğuş Otomotiv’de olduğu için o örnekten başladım. Bunların ayrıntılarına önümüzdeki haftalarda net satış rakamlarına dayanarak girebilirim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...