İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Biz insanlar böyle yaşarsak daha neler göreceğiz

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Sevgili Okurlar, Saygıdeğer Hocalarımdan aldığım bilgileri sizinle paylaşıp vatandaşlık görevimi yapmaya çalışıyorum. Geçtiğimiz Yıllarda “Yediğimiz Gıdalardan Zehirleniyoruz Suya da Dikkat” konulu iki makale yazdım. Sonra su damacanalarındaki tehlike ortaya çıktı. “Orman Yangınlarını” konu ettim. Bodrum, Burdur, Bilecik, Göksu, Antalya’da yangınlar yaşadık. Bir zamanlar, Belgrad’tan başlayıp tüm Trakya’yı kapsayan Belgrat Ormanlarının, “Şehir Ormanları Projesiyle” “Muhafaza Ormanı” statüsünden çıkarıldığını gördük. Böylece talana kapısı açıldı.

Tüm çevreciler bunlardan illallah etti. Bana sen falcı mısın? Demeyin. Tüm ülke çevrecileri ve Üniversiteleri ile iletişim içindeyim. Bu olaylardan sonra, geçen yıl 7 Mayısta Türkiye Su Vakfında sevdiğim hocam, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Müh. Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun konferansına katılmıştım. Tuttuğum notları gözden geçirdim. İlginç söylemleri bu yazıma konu ettim. Sizlerle paylaşıyorum. Yoğun yağış ve sel tehlikelerinden bahsetmişti. Yaşadık yaşıyoruz. Bu hoca kendini bilimsel araştırma ve istatistik çalışmalara vermiş. Bakın geçen yıl ki konferansında neler diyor. Göçler, isyanlar, kargaşa, kıtlık hep iklim değişikliklerinden olmuştur.

Toprak katmanları, buzullar, ağaç kesitleri hep geçen yıları ve o yıllardaki iklim değişikliğini gösterir. Okumayı bilene. 1816 yılı yazsız yıl olarak geçti. Kıtlık açlık getirdi. 2010 yılı en sıcak yıldı ama patlamalar minimumdu. 1850-2001 yılı arasında dünya bir derece ısındı. 150 bin yılda olan ısınma, şimdi 150 yılda gerçekleşti ağaç katliamları hızla sürüyor. Halbuki ağaçlar, karbondioksiti alıp gövdelerinde karbon olarak saklarlar. 2030’larda kışlar bile kurak olacak ve dünyayı çölleşmeye doğru hızla götürecek. Sağlık, tarım, orman, su kaynakları, kıyı alanları, canlı türleri ve doğal alanlar bundan etkilenecek. Son yıllarda meteorolojik afetler 3 kat artmış. Önümüzdeki yıllar Daha sıcak olacak, şiddetli yağışlar, kuraklık olacak, tropikal fırtınalar Akdeniz’den itibaren görülecek.

Sıtma gibi hastalıklar artacak. 2100 yılı civarında deniz seviyesinde 60 cm. yükseliş olacak, kıyılar yaklaşık 60 metre su altında kalacak. Kar yağışı çok önemli ama gittikçe azalıyor. Şehirler betonlaşma yüzünden ısı adası oldu. Kırsal alanlara göre 2-3 derece daha sıcak. Sıcaklık bir derece artınca tahıl %10 eksiliyor diyor. Sevgili Hocam. Ben devam edeyim. Bizde afetler artıyor ama tedbirlerde artış yok. Ormanlarımız maden ocakları, derelerimiz HES’lerle, pisliklerle talan ediliyor. Gidip 3 gün yaşadığım doğa harikası Rize, Çayeli, İkizdere, Senoz vadisindeki Melikom ve Uzundere-2 HES projelerine bölge insanının karşı çıkmasına karşılık, bakanımız problem yok demişti bir zamanlar rafting şampiyonalarının yapıldığı İkizdere şimdi kuruyor. Etrafındaki canlılar, bitkiler, hayvanlar, ve köylüler çaresiz. Ve Bakanımız “Türkiye’yi ağaçlandırma bakımından dünya lideri yaptık diyor.” Gel de inan. Biz bu günleri 40-50 yıldır atmosferde yaptığımız değişikliklerin sorunları yüzünden yaşıyoruz. Böyle giderse torunlarımız 40-50 yıl sonra neler yaşayacak düşünemiyorum. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...