İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Frenk mukallitliği

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Son zamanlarda oldukça sık sık karşılaştığımız tarihi diziler popüler hale geldi. Geçtiğimiz günlerde bir ilim meclisinde Tarihçi Muharrem Morkoç’un ; " Üstadım,  bugün tarih, kitaplardan değil, dizilerden, filmlerden öğreniliyor. Dolayısıyla geçmişini dizilerden öğrenen bir neslin inşası hepimizi hüsrana uğratır." sözleri beni bir hayli üzdü. Öğrenmeye, ilme, tekniğe gayreti olmayan toplumlar hiçbir zaman gelişemez. Tamda bu konuya değinmişken asırlardır çaba gösterip fakat bir netice elde edemediğimiz “Batı Taklitçiliği” yani “Frenk Mukallitliği” üzerine durmak istiyorum. 

Garplılaşma yani Batılılaşma bizim yaşadığımız coğrafyada hep yanlış anlaşılmış, anlatmışlar. Bizim coğrafya da batılılaşma taklitten öteye geçememiştir. Dün de bügünde hep taklitçilik devam etmiş. Ve bu taklitçiler ise kendilerini modernist olarak tanıtırlar. Halbuki onlar sadece mukallittir bir adım öteye geçemez. 

Niçin garplılaşamadık? 

Çünkü batı araştırma merkezleri, ilmi enstitüsüleri, kütüphaneler açmayla yarışırken biz, eğlence mekanları açmakla yarıştık..

Çünkü batı okuyana, araştırına her türlü imkan sağlarken biz ise eğitim hayatını her defasında zorlaştırdık, pahalılaştırdık.. 

Çünkü batı kendi içerisinde aklı ve adaleti prensip edinmişken biz, nepotizmi,  liyakatsizliği ve biat kültürünü prensip edindik..

Çünkü batıda üretenler yarışıyor, bizde ise tüketenler yarışıyor..

Çünkü batı ilim ile tekniği buluşturdu, biz ise tüketim ile lüks hayatı buluşturduk..

Çünkü çünkü çünkü...

Akıl ve Adalet 

19'uncu yüzyılda yaşayan İbrahim Şinasi ; 

" Batı medeniyetinin temelinde akıl ve adalet vardır. Adalet, hak ve hikmet kavramları yeni değerler dünyası olarak ortaya çıkmıştır." Şinasi, ilmin ve medeniyetin kurucuları olan Müslümanların akıl ve adaletten uzaklaştığını, Batının ise tam aksine bu durumu değerlendirdiğini bizlere apaçık anlatıyor. 

Halbuki İslam dini ilk emir "oku" ayetiyle bilgisizlik devrini kapattığı gibi yeni medeniyetin zulüm ve bilgisizlik devrini kapatarak, akıl ve adalet devrini açmıştır. 

Zulmün ve köleliğin temelinde adaletsizlik ve bilgisizlik vardır. Bilgisizliğin ortadan kaldırılmasını akıl, zulmün ortadan kaldırılmasını adalet temin edecektir. Akıl adaleti insani gayelere yönlendirdiğinden, adalet, aklın emrindedir. Dönem, akıl çağı dönemidir. Dönemin insanı rasyonel insandır. İnsanın nefsini yenmesi, akılla sağlanacaktır. Adaletli davranılarak zulmün önüne geçilebilir ve insanlığa hizmet edilebilir. 

Bilgisizlik ve adaletsizlik akıl ve adaletin dışına çıkmaktır ve yanlış yollara sapmaktır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...