İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

En iyi ben bilirim!!!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

“Yeminimiz var hayat !

Ne kadar İnatlaşırsan inatlaş,

yine de seni en

Güzel yerinden yakalayacağız…” N. Hikmet

Kaybettiğimiz eşyamızı bulduğumuzda, sanki hiç sahip olmamışız gibi mutlu oluruz. Bu herkes için böyledir.

Ancak liramızın itibari geri geldi diye mutlu olacak değiliz.

Onurlanacak işler yapılınca elbette keyif alırız.

“Ekonomi iyi”

“Buradan da çıkarız.”

“Porsiyonları küçültelim.”

“Et yenmese de olur.”

“İki tane domates alsak da olur.”

“Paramız değer kazandı”

Benzer cümleler ekonomi iyi değilin itirafları olduğu gibi,

bunlardan mutlu olmayı beklemek olası dışıdır.

Dolar düşerken,

Özel İletişim Vergisi'ne yüzde 36.2,

Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne yüzde 25,

Emlak Vergisi'ne yüzde 18.10 zam yapılıyorsa

Ekonomi iyidir denilemez.

Domates üreticisi, yakıtı, hal kazancını, vergileri, zamları hepsini üst üste koyuyor, maliyet taş çatlasa 4.5 lira derken, etiketler de 12 Tl olarak okuyorsak nasıl gurur duyalım.

Asgari ücret 4 bin 253 lira oldu da ne oldu?

Gözler yalan söylemez. Eşşek gözlü yârimin gözlerinde ne gördüğümü anlatayım.

100 lira olan tüp 225 lira,

20 lira olan yumurta 45 lira,

58 lira olan yağ 140 lira,

4 lira olan LPG 8 lira,

5 lira olan süt 14 lira,

2 lira olan çikolata 6 lira,

50 lira olan peynir 100 lira,

150 lira olan un 490 lira,

140 lira olan gübre 900 lira,

7 lira olan benzin 11 lira,

7 lira olan dolar 14 lira olduğunu görüyorum.

Eşi, Temel’e cilve yaparak sorar “Temel gözlerime bak. Ne görüyorsun” el cevap “Çapaaak”

Gözlerde ne gördüğün önemlidir.

Asgari ücrete iyileştirme yapıldı diye gururlanıyor da, çarşı pazarda yurttaş her geçen gün mutsuzlaşıyor.

Vekiller sefa da, asiller yokluk içinde, hani tek millet idik.

Erdem bey yıllarca çalışmış vergisini ödemiş, emekli olmuş hazineyi doldurmuş, buzdolabı boş, kış kapıdan içeri girmiş, uyurken yıllar önce aldığı yırtılmaya yüz tutmuş montu ile yatıyor.

“Yıllarca çalışıp vergimi ödememin ödülü bu mu” diye sorarken gözleri doluyor. Hani komşusu aç iken tok yatan bizden değildi.

Emekçi kadın, ”Etiket değiştirmekten parmaklarımın ucu sızlıyor.Çocuğuma süt alamıyorum” diyor. Hani tek devlet idik.

Çiftçi, tarladaki ürünü çöpe atıyorsa,

Köylü hayvanlarını kesime gönderiyorsa,

Sanayici sattığını yerine koyamıyorsa, yurttaş bunlarla onurlanıp, nasıl mutlu olsun…

Bu millete bunlar reva da hak da değildir.

Sebep olan sadece yönetenler değil, muhalefette sonuca ortaktır.

Kimse o yana, bu yana kıvırmasın.

Mecliste birbirlerine saldırdıkları kadar, millet için enerjilerini harcasa idiler. Eminim bu durumlar yaşanmazdı. Birileri de liramız değer kazandı diye halay çekmezdi.

Sarıkamış Şehitlerimizi yâd ederken, neden, niçin, nasıl hakka yürüdüklerini de bu vesile ile hatırlatmış olalım. Düşünelim…Uyanık kalalım…

Hikaye bu ya, genç doktor anlatıyor.

Hastanın tansiyonunu ölçtüm, biraz yüksekti. Hocaya durumu anlattım, tuz verelim dedi.

“Ama hocam” diyecek oldum.

“Tuz ver oğlum benden daha mı iyi bileceksin?”

Bir kaşık tuz yalattık. 10 dakika sonra bir daha ölçtüm, “Hocam tansiyon daha yükselmiş” dedim.

“Bir daha tuz verelim.”

“Ama hocam bütün kitaplarda diyecek oldum.”

“En iyi ben bilirim bu işi” dedi.

Hastaya tekrar tuz verildi. Hasta kıpkırmızı oldu, artık hastanın gözlerine bakamıyorum. Dayanamadım bir daha ölçtüm. Tansiyonu çok yüksekti.

“Hocam hasta gidiyor dedim.”

Artık eminim tansiyon ilacı verecek ya da en azından tuz vermeyecek diye düşünürken.

“Hayır, bu benim yöntemim, dünyada ilk kez ben uyguluyorum, daha çok tuz verin, tansiyon sebep tuz sonuç” dedi. Duyduklarıma inanamadım. Yine tuz verdik. Hastanın bilinci gitti.

Sonradan öğrendik ki hocanın diploması yokmuş.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...