İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Fabrika ayarlarına dönüş şart

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Değerli okuyucularım gelişen dünya düzenine çok hızlı bir şekilde uyum sağlayan ve bunu alışkanlık haline getiren bir ülkeyiz.

Gelişen derken yanlış anlaşılmasın teknoloji, tarım, üretim ve sanayi alanında değil.

Biz gelişen dünyanın oyun kurucularının bize entegre etmeyi istediği şeylere hemen adaptasyon sağlıyoruz. İstedikleri gibi manevi değerlerimizle, aile yapımızla örf ve adetlerimizle oynuyorlar. Bunu bazen bir Tv programıyla yapıyorlar bazen bir diziyle bazen de bir reklam kampanyasıyla. Senaryo değişse de amaç hep aynı.

Gelenek ve göreneklerimizi yok etmek için her türlü tehdit ve oyunu oynayanların kirli yüzlerini görmediğimiz için başımıza gelebileceklerden bi haber kuzu gibi bekliyoruz bizde.

Dünyayı yöneten globaller ve onların uşaklığını yapan bağımlı bazı medya organları uşaklıklarının karşılığını iyi aldıkları için işlerini çok iyi yapıyorlar.

Biz bugün onların kurdukları tuzaklı sistemlere uyum sağlamaya çalışırken onlar ise bizim ve ülkemizin geleceğini tahrip ve yok etmenin gayretindeler.

Çünkü biz tarih sahnesinde varız ama yokuz. Dünyada en genç nüfusa sahip ülkelerin başında gelmemize rağmen hala ham madde üretemeyen ve dışa tam bağımlı olan bir ülkeyiz, markamız yok biz en büyük markalara fason iş yapan ve sanayiciyiz diye hava atan bir milletiz.

Sözde sanayiciyiz çakma sanayiciler sakın duymasın aman.

Biz özünde zeki ama bir o kadar da safız bir yerlerde bir eksiklik var. Başka ülkelerde belki binlerce mühendislik mimarlık yapan fikir üreten vatandaşlarımız var hatta en büyük marka arabaların bilgisayarın beyinleri hep Türk milletinin evlatları tarafından tasarlanmaktadır.

Her geçen gün küresel anlamda gelişen ülkeler var. Peki biz neden hala günü geçiştiren ülkeler konumundayız?

Bazı seçilmiş ülkeler gençlerin zekasını iş gücünü çok iyi kullanırken bizim gençlerimiz neden sanal dünyanın kurbanı oluyor? Facebook, Tiktok, İnstagram derken genç bir nesil heba oluyor bu vahim durumla ilgili devlet millet olarak neden tedbir almıyoruz?

Üreten değil tüketen bir ülke konumunu ivedilikle terk etmemiz gerekli.

Yeni dünya düzeninde hak ettiğimiz yeri almamız lazım.

Bizde bugünü değil yarınların hayalini kurabilmeyi görev edinmeliyiz.

Dönüş için neler yapılabilir?

1- Sosyal mecralarda yaş sınırı ve içerik düzenlemesi

2- Esra Erol, Müge Anlı gibi programların derhal gerekli cezai işlem yapılarak durdurulmaları gerekiyor, hem de çok acil! Bu tür programlar toplumun toplumsal ahlakını yok etmeye tasarlanmıştır.

3- Toplumsal ahlaka senaryoları uygun olmayan program ve ya dizilerin yayından kaldırılması gerekiyor, bu işin bir süzgeci olmalı. Bir raconu olmalı.

4-Ana okullarında toplumsal ahlak ve insani değerler gözetilerek eğitimlerin temelden verilmeye başlaması gerekiyor.

Bu süreç üniversiteye kadar değerler eğitimi olarak uzanmalı. Devlet, aile, millet, bayrak ve inançlar yönünde eğitimler küçük yaştan başlayıp anaokulundan üniversiteye kadar gözetilmelidir..

5-Sanayiciyim deyip hava atan fasoncuların fasoncu olduğunu ülke olarak kabul etmeli onları genç nesille ile bir araya getirip yeni bir hâl alıp bu süreci sinerjiye dönüştürmenin gayretini göstermeliyiz.

Yeni dünya düzeni ne mutlak tükeniş, ne de mükemmel düzenden ibaret olmayacak. Muhtemelen ikisinin bileşkesi şeklinde karşımıza çıkacak. İşte tam da bu sebepten ötürü başarabilirsek; yeni düzeni rotasına sokacak dümenin yegane kolları bilgi ve güven olacak.

Hepimize düşen ciddi görevler var.

Bu görev var ya da yok olma savaşıdır.

Kalın selametle.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...