İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Kastamonu’nun zalim beyi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Kastamonu İlinin Tosya bölgesinde zalim mi zalim bir bey yaşarmış. Zalimliği ise, halkı yerli yersiz topladığı vergilerle bunaltmaktan gelirmiş. Siz şimdi ”Aaa yazık ne kötü dönemlermiş” diye şaşıracaksınız (!) belki de ama bu zulüm karşısında “yönetim aleyhine söz söylenmesi yasak” olduğundan, zavallı halk susar, konuşamazmış.

***

Onlar da ne yapsınlar, şiirlerle, türkülerle mutsuzluklarını yansıtmaya çalışırlarmış. Bir gün zalim bey’in tertiplediği eğlenceye türkü söylemesi için bir aşığı da davet etmişler. Ozan, ince zeka, hiciv sanatı yüksek bir adam.

Masalar kurulmuş, misafirler için özel yemekler hazırlanmış ancak aşığın önüne, et suyuna ekmek doğranarak yapılan “tirit” adı verilen bir yemek konmuş sadece. Ozan bu duruma sinirlenmiş elbet. Ne yapsın o da dizeleri sıralayıvermiş.

“Manda yuva yapmış söğüt dalına / amanın yandım / Yavrusunu sinek kapmış, gördün mü?”

***

Manda o dönemlerde köylünün geçim kaynağı ve toprak işlemede kullanılan en önemli araç. Az kıllı olduğundan, güneşten korunmak, serinlemek ve sineklerden korunmak için gövdesini çamura bular, çeltik tarlalarının kenarında bulunan söğüt dallarının üzerine yatarmış. Bu da mandanın oraya yuva yaptığı görüntüsünü verirmiş. “Yavrusunu sinek kapmış, gördün mü?” derken de yavrunun sinek tarafından ısırılmasını ifade ediyormuş. Yöre de “kapmak” sözü ısırmayı ifade ediyormuş. “Gördün mü?” derken de, bu akıl almaz olaylara vurgu yapıyormuş.

***

Türküye şu mısralarla devam etmiş ozan. “Sabahınan erken çifte giderken / öküzüm torbadan düştü, gördün mü? / tiridine bandım, bedava mı sandım para verdim aldım.”

Öküzlerin yemlenmesi, ekine zarar vermemesi hem de zamandan kazanmak için boyunlarına yem torbası takılıyor ya hani? Onu boynundan çıkardığında yemeden içmeden kesilir hayvan tabi. Ozan, “tiridine bandım, para verdim aldım” derken bunların bedava alınmadığını, kendisinin de para verdiğini anlatmaya çalışmış inceden bir espri ile...

***

Diğer mısralarda da, din adamlarının mazlumdan yana olmasını değil de, beyden yana tavır almasını eleştirmiş. Basmış sazının tellerine isyan içinde.

“Sabah ezanını okurken / müezzzin uçtu minareden”

***

Not; İstanbul Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Öğretim Görevlisi İrfan Kurt tarafından araştırılmış bu türkünün hikayesi.

***

Şimdi o ozan gelse halimizi görse ne yazardı acaba? Bir paket sigara, bir araba alırken iki tane de devlete alındığını, ötv’si, kdv’si yetmeyip, üstüne kullanma bedeli, seyretme bedeli, kullanmadığın köprünün ücreti vs. ödediğimizi görse, o sazın tellerinden hangi mandaya yuva yaptırıp, hangi müezzini uçururdu minareden kimbilir?

Üstelik o zamanlarda hiç olmazsa et suyuna batırmışlar ekmeği.

Bizler nereye bandıralım? Şimdi et evlere zor giriyor ya, et suyu yerine ekmeği suya bandırsak yine adı “tirit” olur mu ki?

***

Sevgiyle kalın

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...