İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

'BİR İKİ ÜÇ TIP, SUS' DESİN BİRİ ÜLKEYE!

YAYINLAMA:

Onların yüzüne bakmaya halâ mecalimiz kaldı mı? Onlar çiçek açtıkça bizler mis kokularını ciğerimize çekmemeye, saçlarını okşamamaya, alınlarının ortasından öpmemeye halâ devam edecek miyiz? Çocuklarımız bizi utandırmaya devam ediyor... Büyükler içte ve dışta kurulan oyunları zembereği boşalmış cümleler ile gece gündüz konuşurken evlatlarımızdan birer birer madalyalar geliyor. Maşallah devamı fazlasıyla gelsin. Bu arada biri çıkıp ‘bir iki üç tıp SUS’ desin ülkeye kurban olayım! Bi susun! Gece-gündüz üç beş ismin sahne aldığı ‘televizyon programı terörüne’ maruz kalıyoruz ve komadayız artık! Kavgalar, hakaretler, cahillikler... Son günlerde sevinci ve hüznü aynı anda yaşıyorum. HDP önünde oturan annelerin evlatları hepimizin olmalı-ydı! Evlatlar üzerinde ayrışmadan, onları teröre maşa yapanları aklamaya çalışmadan, ‘Yok öyle yok böyle’ diye kıvırmadan; ‘evlatlara zarar veren tüm eller kırılsın’ diyebilmeliydik. Diyemediler! Demedikleri gibi diyenlere de akıllara zarar suçlamalar yönelttiler. ‘Bazı anlar vardır yüreğe, zihne, dile kızgın mühürler vurur ve kişinin cümleler kurmasına izin vermez! ‘Başımızı ellerimizin arasına alıp lâl oluruz, susarız, yok olmak isteriz, insan olmaktan nefret ederiz... Ben mi doldum yoksa dünya komple mi doldu bilemiyorum fakat ‘eyvallahları gemilere yükleyip yaktık artık’. Sabırlarımız dipsiz kuyulara atıldı. Yüreğimizi besleyen ‘Can Pınarları’ kurudu. Geleceği emanet edeceğimiz evlatlarımıza her baktığımda utanıyorum, eziliyorum, yer yarılsa da içine zula olsam diyorum... Çünkü biz mi onları taşıyoruz geleceğe yoksa onlar mı bizim tüm ayıplarımızı örtüyor sorusuna bulduğum cevap karşısında ‘vah malamıne’ diyebiliyorum sadece. Sümeyye başta olmak üzere tüm engelli gençlerimizin başarıları, milli güreşçi Rıza Kayaalp’in zaferi, ampute futbol takımımızın gol çığlıkları, avuç içi kadar Tunceli’de düzenlenen Dünya Rafting Şampiyonası’nın yarattığı uluslararası coşku... İmkansızlıklar sebebiyle tarlada koşarak hazırlanan sonra madalya kazanan, kendi imkanlarıyla şampiyon olup sonra destek bulamayınca yok olan; çocuklar, çocuklarımız, geleceğimiz... Biz bozdukça çocuklar düzeltmeye çalışıyor, biz görmezden geldikçe onlar zaferleri ile var olmaya çalışıyor, biz onların menfaatine olanı elimizin tersiyle ittikçe onlar tomurcuklar açmaya devam ediyor, biz hırslar peşinde koşarken onları eteğimizden silkeledikçe onlar bize sımsıkı tutunmaya çalışıyor... Nereye kadar sürer bu tutunma? Nereye kadar bilmiyorum fakat evlatlarımızın ahı vebali üzerimizdeyken bizim iflah olmayacağımızı çok iyi biliyorum.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...