İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Geççek...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ülke ekonomisi batarken birilerinin halet-i ruhiyesinin 9/8 lik roman havası kıvamında olmasını elbette herkes kıskanırdı.

Denktik yani...

Mesela; Belediye başkan adayı edası ile miting yapmak daha öncelikliydi.

Doların 14 liranın altına düşmemesini sağlamak ya da benzinin 20 lira olmasını frenlemek çok da önemli değildi.

Hem nasıl olsa Avrupa bizi kıskanıyordu.

Ve üstüne üstlük tarımda Avrupa’nın bir numarası oluvermiştik.Lakin ineğimize bile ithal saman yediriyorduk, tabi bu başka mesele.Ha bu arada ineğimiz de ithaldi. Hem de uluslararası gemi seyahati yapan inek etini yiyorduk ülkecek.

Bazen sorun gerçekten bizde olabilir mi diye düşünmüyor da değilim.

Gerçekten denildiği gibi, güllük gülistanlık bir ülkede yaşıyorduk da, biz mi bunu göremiyorduk?

Belki de istikrar da vardı!

Mesela; muhtemelen kapısına kilit vurup batan 400 bin esnafımız yoktu yada yalınayak okula giden ve onun bunun eskisi ile büyüyen çocuklarımız da yoktu.

Aksine her çocuk ayda 5 kilo et yiyebiliyordu.Ülke olarak işsizlik sıkıntımız da yoktu. Sözüm ona büyüyorduk ve büyümenin sonucu olarak asgari ücrete yapılan yüzde 50.54’lük harika bir zam verilmişti. Elbette emekçilerimizin aldığı 4253 lirada gözümüz yoktu. Ama ekonomisi batan krize sürüklenen bir ülkenin cari açığını kapatması yani emekliye ve emekçiye verilen zamlar için mutlaka “köprüye, benzine, doğalgaza, elektriğe, sıvı yağa ve gıdaya” zam yapması kaçınılmaz olacaktı.

Çünkü Akp hükümeti Cumhuriyetin kazanımlarını babasının malı gibi sattığı için, devletin kasasına girecek tek para kaynağını 80 milyonun cebinden zorla alınan para ile doldurmak zorundaydı.

Kaldı ki; her il ve ilçede üniversite açmak eğitime önem verildiği anlamına gelmezdi. Çünkü bu ülkenin asıl sorunu eğitim değil çocuklarımızın mezun olduktan sonra geleceğe daha güvenle bakabilmelerini sağlayacak iş İstihdamları yaratabilmekti.

Ve tabi ki de bu ülkenin yol ve köprülere de ihtiyacı vardı. Ama Özal’ın yaptığı köprüden 8.75 liraya geçilebiliyorken Akp hükümetinin 5’li çeteye müşteri garantili hastaneler, yolcu garantili havalimanları, geçiş garantili Osmangazi köprüsünden 184 lira 50 kuruşçuk'a geçiyor olmamız biraz garip değil miydi?

Belki de bizi kıskanan Avrupa ya da dünya liderine sahip olmak bunu gerektiriyor olabilirdi.

Hem nasıl olsa uzaya yol yapılacağına inanan toplumdan, 'ülke batıyor mu? çıkıyor mu?' sorusunun cevabını irdelemesini beklemek hata olurdu.

Saygılarımla

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...