İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Patron kim?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Dış borcu biz ödüyorsak.

Cumhurbaşkanı ve onun koruma ordusuna ve yaşadığı sarayın milyon tutan harcamalarını biz karşılıyorsak.

Meclis Başkanı, Bakan ve milletvekillerinin maaşı bizden tahsil ediliyorsa.

Cari açığı elektriğe, doğalgaza ve benzine yapılan zamlarla biz kapatıyorsak.

85 yıl önce din ve devlet işleri “laiklik ilkesi” ile birbirinden ayrılırken bugün laiklik karşıtı ve Atatürk düşmanı Diyanet İşleri Başkanına zırhlı araba bizim paralarımızla alınıyorsa.

Camiler de Allah’ı, güzel ahlakı ve İslamiyet'i anlatmak yerine siyaseti anlatan liyakatsiz ve Allah’tan korkmayan imamların maaşını biz veriyorsak.

Köprü, otoyol ve hastaneleri biz yaptırıyorsak.

Mardin’in en ücra köyünde yaşayan ve İstanbul’u hayatında hiç görmemiş Ahmet abi ve Ayşe ablaya 5’li çeteye (müteahhit) geçiş garantili yaptırılan ve üstünden hiç geçmeyecekleri köprü ve otobanların geçiş paralarının garantörü biz oluyorsak.

Deprem ve sel zedelere devlet sahip çıkması gerekirken devleti yöneten iktidarın dilenci gibi istediği 10 lirayı biz veriyorsak.

Açlık sınırında yaşayan 16 milyon insanımıza biz bakıyorsak.

Kanser ve SMA hastası çocukları sahipsiz bırakıp, anne ve babaları sokaklarda para dilenmeye mecbur bırakan sistemin eksiğini biz kapatıyorsak.

Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı TÜGVA’sına, HÜGVA’sına, Cemaatlere yapılan milyonluk bağışlar bizim paralarımızdan veriliyorsa.

Ayağı ıslanmasın diye ayakkabısının içine poşet saran çocuğumuza değil de elin Suriye’lisi ve Afgan’ına zorla biz bakıyorsak.

Yurt bulamayıp çadırlarda, parklarda sabahlayan öğrencilere devleti yöneten iktidar değil de belediyeler ve vicdanlı halkımız sahip çıkacaksa.

Valiye 3 milyonluk Audi alınmasına tepki gösterenlere içişleri bakanının; “O valime o aracı ben verdim” diyerek halkın parasıyla alınan arabayı kendi parasıyla almış gibi söylemekten utanmıyorsa.

Maaşını bizim verdiğimiz polis cebindeki paranın sahibine iktidarın emriyle şiddet uygulayabiliyorsa.

Bu ülkenin topraklarını ve Cumhuriyetimizin kazanımları fabrikalarımızı birileri babasının malını satar gibi satıyor ve bize hesap verilmiyorsa.

Devletini, bayrağını, vatanını sevenler değil de hortumculara, hırsızlara, soygunculara, kul hakkı yiyenlere sahip çıkılıyorsa.

Ülkenin boşaltılan kasası halkın sırtından toplanan fahiş vergilerle doldurulacaksa.

O zaman sizin başımızda olmanızın ya da Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetiyor olmanızın hiçbir anlamı yok.

Çünkü bindiğiniz arabadan tutun, yanınızdaki koruma, yediğiniz yemek, pamuk prenses ve prens gibi büyüttüğünüz çocuklarınızın boğazından geçen ekmek, cebinizdeki para, devletin verdiği dokunulmazlık dahil hepsi 81 milyonun kul hakkı ile karşılanıyor.

Eğer ki siz seviyenizi ve yerinizi unutur yani patron olan toplumu maraba konumuna sokmaya devam ederseniz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahibi olan 81 milyon halk size kimin maraba kimin patron olduğunu mutlaka hatırlatır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...