İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Pazar'a bir yazı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bugün günlerden pazar. Hani Nazım'ın bir şiiri var ya;

“Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...”

İşte ne vakit günlerden pazar olsa bu şiir aklıma gelir. Sadece şiir değil türlü türlü beyhudelik, berduşluk ve tembellik.

Kalabalık aile kahvaltılarının yerini alan bir başınalığımız. Sade birkaç fincan kahve eşliğinde yanıp duran sigaralardan ibaret kahvaltılarımız...

Umutsuzluk, umut etmek. Gitgeller. Kah iyiyi düşünmek kah kötüyü düşünmek. Pazar günleri yoruyor. Pazar günleri değil de pazarın getirdiği ham ervahlık yoruyor.

Kendi kendime konuşuyorum sonra; bugün acaba ne yapsam? Nazım gibi mahpus da değiliz ki sokağa çıkınca mutlu olalım... İnsan sahip olduklarıyla mutlu olmak için yokluğuyla sınanmalı işte. Aşkta da böyle ailede de iş hayatında da... Hayatın olmazsa olmaz altın kuralı;

Neyi kaybedersen,

O'nu ararsın.

Bazen bir kadını ararsın.

Bazen yere düşürdüğün birkaç lirayı yahut 100-200 liralık banknotu.

Bazen sevdiğin bir arkadaşını ararsın.

Bazen uydu üzerinde bir kanal ararsın.

Bazen bir kitap.

Bazen bir bardak su.

Nihayetinde hep mutluluğu ararsın. Eksik gördüğünü tamamlamayı. Tamamladıktan sonra da doymazsın...

Ama işte bugün pazar.

Bugün bizi güneşe çıkardılar...

Telaş yok, panik yok, sakin, sessiz bir gün. “Dünyada tembellikten daha yorucu ne var” diyen Oblomov misali;

Tembel, miskin, düşüncesiz uzanıp kalıyoruz öyle.

Bugün pazar, bugün iyi de güzel de.

Yarın işte dostlarım!

Yarın biliyorsunuz pazartesi. Ah kahrolası pazartesi. Büyük üstat Henry Charles Bukowski geliyor pazartesi deyince de aklıma. Diyor ki;

“Pazartesi sabahı.

Parası yok, ve aç, aylardır aç, ve
Bir sonraki şişeydi tek kaygımız,
Zirveydi, Tanrı'ydı...”

Ama olsun. Bugün pazar. Yarını yarın düşünür, kaygıya yarın düşeriz. Tembellikle gülümseyebilenlere ne mutlu...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...