İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İnsan neyle yaşar?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Sevgili okurlar yaz ayı geldi geçiyor. Cennet ülkemizin her mevsim tadını çıkartabileceğimiz pek çok turistik yerleri var. Fakat kendi ülkemizin bu güzelliklerini keşfetmiş, gezip görmüş kaç vatandaşımız var bilmiyorum. Geçim derdi öylesine hayatımızı kuşatmış durumdaki ne yazık ki yaşamayı unuttuk desem yeridir. Yaşamaktan anladığımız; iyi kötü bir işin var mı, kiranı ödeyebiliyor musun, yiyecek ekmeğin var mı, bankalara olan kredi kartı borcunun asgari tutarını bile ödeyebiliyorsan, çocuğunun ihtiyaçlarının on tanesinin birine yetişebiliyorsan şükretmek bizim yaşam biçimimiz oldu.

Tatilmiş, gezip görmek falan bunlar lüks ihtiyaçlar grubunda yer alıyor. Diğer yandan bakıyoruz ki en lüks oteller yabancı ülkelerden gelen turistleri ağırlıyor. Ülkemize tatil için gelen turist gelir kaynağı bunun için bir yanımız mutlu ancak diğer yandan başka ülkelerden çoluğunu çocuğunu almış günlerce tatil yapıp mutlu aileleri ve bir aylık emekli maaşını alıp gönlünce eğlenen diğer ülkelerin emeklilerini görünce bir yanımızda buruk ve üzgün oluyor.

Ülkemizde çalışanlar asgari ücretle kıt kanaat geçim mücadelesinde, emekliler ise son günlerde bu yaz sıcağında yanına torununu, çocuğunu almış banka banka gezip en çok promosyon veren bankayı bulup maaşını taşıma derdinde. Aynı ülkede biri turist diğeri ülkenin vatandaşı bu iki insan manzarasını yan yana görünce üzülmemek elde değil. Bizim emeklimiz promosyonu alayım, kış için kenarıma koyayım doğal gazım elektriğim kesilmesin diye düşünüyor, bu alacağı promosyona bel bağlayıp seviniyor diğer ülkeden gelen emekliler ise gelecek yaz için hangi ülkeye tatile gitsem diye şimdiden onun planlarını yapıyor.

Yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş, emek vermiş, çalışmış çabalamış artık dinlenmeyi, hayatının geri kalan kısacık zamanını huzur içinde geçirmeyi fazlasıyla hak etmiş emeklisini ya bankalarda promosyon kuyruğunda ya da ucuz ekmek telaşıyla halk ekmek kuyruklarında görüyoruz. Bakıyorum da yolunda gitmeyen ne çok şey var. Gençler işsiz iş bulma kurumlarının önünde kuyrukta, emekliler bankalarda, halk ekmek önlerinde kuyrukta, erken emeklilik için çırpınanlar seslerini duyurmak için ya meydanlar da ya da devlet kurumlarının önünde kuyrukta… Herkes çözüm için sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Bu hayatta beklemek, umut etmek ve daha düşkünleri görüp şükretmekle bitip gidiyor.

İnsan bu durum karşısında durup düşünüyor hem bugünün emeklisi için üzülüyor hem de gelecekte emekli olup rahat ederim diye düşünmenin ne kadar anlamsız olduğuna karar verip, emekli olduğundaki halini şimdiden görüp kaygı duyuyor. İşte bunları yazarken aklıma birden L.N. Tolstoy’un o muhteşem klasiği geliyor İNSAN NEYLE YAŞAR? Bu satırları okuduktan sonra sizler ne düşüneceksiniz. İnsan ne için yaşar ve İnsan neyle yaşar? Bizler gerçekten yaşıyor muyuz yoksa yaşıyor gibi yapıyor hiç yaşamadan ölüyor muyuz?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...