İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

YENİ 'KURTULUŞ MÜCADELESİ' VERİRKEN NE Mİ YAPMALI?

YAYINLAMA:

7 Ekim Pazartesi günü Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğrencileri ile buluştum. Başlığımız ‘Uluslararası Siyasetten Türkiye Analizi’ idi. Yıllardır ekran, sahne, radyo vesileleriyle ‘Allah ne verdiyse’ konuşup, duruyorum. Fakat gençlerin enerjisi bir başka. Onların karşısına cümlelerimle her arz-ı endam edişimde heyecanım zirve yapıyor. Bunca çabamızda onlar için değil mi zaten...

Evet başlığımız ‘Uluslararası Siyasetten Türkiye’ okumalarıydı fakat çerçevemiz çok genişti. Çünkü Türkiye’nin içerideki her kararında etkili olmaya çalışan uluslararası siyaset son süreçte zirve yaptı. Trump’ın tweetleri, Obama’nın tuzakları, İran, Rusya, Suriye, Irak ve daha fazlası içimize nüfus etmeye can atıyor! Atacaklar da! Bu toprakların bereketi, güzelliği, zenginliği kim istemez ki?

Yeni Yüzyıl Üniversitesi’ndeki konferansta Diyarbakır’da evlatları için oturan annelerimizi, Tunceli’nin inanması imkansız değişimle dünya markalarına dikim yapar hale gelmesini, geçmişte terörün yaşattıklarını ve geride bıraktığı travmaları, son süreçteki Doğu ve Güneydoğu’nun huzurunu, sahneye sunulan oyunlar ile perde arkasındaki gerçekleri, güneydeki komşu ülkelerimizin sorunlarını, engellilerimizi, kadınlarımızı, genç kızlarımızı, içimizdeki kahramanları ve çürük elmaları...
Uzun lafın kısası tek başlığımız vardı fakat heybemizi dolduranlar ile çok şey konuştuk. Ben anlattıkça gençlerin gözleri daha bir parladı ilgiyle.
Ve konuşmalarımızın tamamının çıktığı kapı ‘her nerede olursak her ne işle uğraşırsak, her ne fikre sahip olursak, herhangi kültüre ait olursak olalım yeter ki vatan-devlet-biz odaklı olalım...’

Haksız mıyım? Hepimiz ait olduğumuz kültürlerin rengiyle güzel ve değerli değil miyiz? Ben Kürt olduğumu, öbürü Laz, öteki Roman olduğunu yansıtırken üzerinde boy verdiğimiz gurur duymalı. Herkes birbirinin rengine, kültürüne, özüne saygı duymalı ve olduğu gibi kabul etmeli. Çanakkale’de, Kurtuluş Mücadelesinde sen-ben-o yoktu biz vardık. Bu sebepten yokluğa, açlığa, soğuğa ve içteki-dıştaki tüm komplolara rağmen kadın-çocuk-yaşlı-genç demeden herkes savaştı bu topraklar uğruna.

İçinde bulunduğumuz yıllar ile yeniden Kurtuluş Savaşı Mücadelesi vermiyor muyuz? Terörle, ekonomiyle ve bilumum başlıkla aleni tehdit ediliyoruz! İçimizden ayrışmaya ve ayrıştırmaya meyilli sesler uluslararası tehditlere adeta çanak tutuyor!

Ötesi berisi yok! Bunca sıkıntı karşısında yapacağımız tek şey var; lamını cimini gözetmeden birlik olmak, kaynaşmak, güç bulmak.. Bununla birlikte sağduyulu yürekleri ile ülkeye dokunacak insanlar daha fazla sahada olmalı...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...