İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Öğrenmeyi öğretmek

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Zaman zaman çocuklarımızın herhangi bir şeyi kolay öğrenememelerinden veya çabucak unuttuklarından şikâyet ederiz hep. Şunu unutmamalıyız; öğrenilmeyip, sadece ezberlenen bilgiler kolayca unutulur. Bu, yalnız çocuklar için değil hepimiz için geçerlidir.
Çocuklarımıza bir şeyi öğretmek mi, ezberletmek mi? Doğru olan hangisidir? Sorusunun cevabının, elbette öğretmek olduğunu biliyoruz. Peki ama bunu hangi yol ve yöntemle, nasıl gerçekleştireceğiz? Pedagojik olarak çok çeşitli yöntemler olmasına karşın biz bu yazıda “öğrenmeyi öğretmek” üzerinde duracağız.
Her aile, okuldan evine gelen öğrencisine okulda ne yaptığını, ödevinin olup olmadığını mutlaka soruyordur. Bunlar, veliler açısından gayet iyi niyetli sorular olup çocuğa “seninle ilgileniyorum” mesajını verir. Ama iş burada bitmez. Ödevi varsa, anne ya da baba elinden geldiği, dilinin döndüğü ölçüde çocuğuna yardımcı olmaya çalışır. Burada bütün amaç, çocuğun ertesi gün okuluna vardığında sınıf arkadaşlarının arasında ödevini yapmamış, tembel bir öğrenci durumuna düşmemesi içindir. Yani ailelerin bütün çabası, çocuklarına mahcubiyet yaşatmamak içindir. Ancak anne ya da baba ertesi gün çocuğum mahcup olmasın düşüncesiyle hareket ederken ona, hazır bilgileri de sunmamalı, onu kolaycılığa sevk etmemelidir.
Unutmayın ki öğrencinin ödevini yapmış olması o konuyu öğrendiği anlamına gelmez. Öğretmenin ödevi verirken düşündüğü tek hedef sadece ödevin yapılması değildir çünkü. Onun, öğrencisine ödev vermesindeki esas amacı, okulda öğretmeye çalıştığı konuyu ödevler yardımıyla evde pekiştirmesini sağlamaktır.
Veliler olarak, öğretmenin çocuklarımızı ulaştırmak istediği hedef için bize düşen sorumluluklar nelerdir? Biz bu sorumluluklarımızı nasıl yerine getirmeliyiz?
Bununla ilgili farklı yol ve yöntemler vardır. Bunlardan biri, öğrenildiği düşünülen bilginin karşı tarafa anlatılmasıdır. İlkokul yıllarınıza gidin ve küme çalışmalarını düşünün biraz. Öğretmen iki sırayı birleştirir, öğrencileri de birbirlerine karşı oturturdu. Herkes birbirini görürdü. Verilen konu öğrenciler arasında paylaşılır, herkes üzerine aldığı bölümü araştırır ve küme de anlatırdı. Bu çalışma, onlara hem öz güven kazandırır hem de kalabalık ortamda konuşabilmelerine katkı sağlardı. En önemlisi de konuya dair yaptıkları araştırmayla, bilgiye nasıl ulaşabileceklerini öğrenirlerdi. Kümenin sözcüsü tahtaya kalkarak yaptıkları çalışmayı sınıfına anlatmasıyla güven duyguları gelişirdi. Hem araştırmayı hem de anlatmayı öğrenirlerdi. Bu yöntem öğrenilenin pekişmesini de sağlardı. Unutmayın ki, ilk başlarda tahtaya kalkıp sınıfa doğru bir şeyler anlatmak hepimize zor gelmiştir. Öğretmen beni tahtaya kaldırmasa, diye kafanızı önünüze eğdiğiniz hallerinize şimdi gülüyorsunuz değil mi?..
Çocuğumuzun öğrenme sürecine biz nasıl katkı vermeliyiz? Öncelikle çocuğunuza okulda ne yaptığını sorduktan sonra öğrendiklerini size anlatmasını isteyin. Anlatırken de onu sabırla dinleyip arada bir de ona kısa sorular sorun. Siz de konuyu bilmiyormuş, ilk kez duyuyormuş gibi davranmaya gayret edin. Zaten bildiğiniz bir konuyu çocuğunuzdan tekrar dinliyor olmak sizi biraz zorlayacaktır ama biraz sabır gösterip bunu yapmak zorunda olduğunuzu düşünün. Çocuğunuzun anlatımında, yaşı gereği eksiklikler mutlaka olacaktır. Ona çaktırmadan unuttuğu yerleri hatırlatıcı sorularınızla doldurabilirsiniz. Bunu yaparken çocuğunuzun düzgün cümlelerle kendisini ifade edebilmesine de büyük katkınız olacağını bilin. Böyle davrandığınız zaman bir süre sonra çocuğunuzun kurduğu cümlelerdeki kelime sayısının arttığını, cümlelerinin akıcı olmaya başladığını göreceksiniz. Topluluk karşısında sıkılmadan konuşmaya başladığını fark edeceksiniz. Kısacası çocuğunuzda öz güven patlamasıyla karşılaşırsanız şaşırmayın… Ha bu arada, siz de bazen bilginizi tazelemiş bazen de yeni şeyler öğrenmiş olursunuz. Malum, zaman ilerliyor, bilim gelişiyor…
Onların sorularını hemen cevaplamak yerine beraber araştırmayı deneyin. Hazır bilgi kolay harcanır. Araştırılarak ulaşılan doğru bilgi ise, zor ama güvenilir olandır.
Çocuklarımızın, doğru bilgiyle geleceğe daha güvenle yürümesine katkı verelim…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...