İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Hâkimlere, savcılara adalete güvenmek istiyoruz

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

“Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz”

Mustafa Kemal Atatürk

Laikliğin yalnızca din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek olduğunu düşünenler şiddetle yanılıyorlar.

Laiklik, tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir.

Laiklik, laik düzeni öngören ve savunan düşünce biçimidir.

Şöyle ki Laik idarede din asla devlet işlerine karışmaz.

Başka bir dinin egemen olmaması olduğu gibi,  Devletin her dine eşit mesafede yaklaşmasıdır.

Müslüman’ının, Hristiyan’ın, Musevi’nin, Budist’in, ateistin inanma ya da inanmama özgürlüğüdür.

Laikliği öcü gibi görenler, dört kitapta olmayanları kendilerine göre uyarlayamadığı içindir.

Dinimiz ve diğer dinler de bu işe alet edilmemelidir. Çünkü din, vicdan meseledir.

İnsanlar vicdanlarının sesine kulak vermekte serbestir. Eğer o vicdan, altı yaşında bir çocuğu cinsel istismara yol gösteriyorsa bilinsin ki o vicdanın sesi değil, şahsın deccal hallidir.

Birilerinin Atatürk’ü sevmemelerinin sebebi de aslında tam da budur. Nedeni devlet yönetimine getirmiş olduğu yasalar işlerine gelmemektedir.

Atatürk, Cumhuriyeti kurma çalışmalarına başlamadan önce dahi çocuk ve kadın haklarını savunarak vicdanları eksik olanlardan korumak istemiştir. 

Bu durum din şemsiyesi altında oların elbette işine gelmeyecekti. Mustafa Kemal’in kuracağı

Laik devletin adımlarını atmadan önce dönemin söz sahibi gerçek din alimleriyle görüşmüş, fikirlerini almış, Kur’anı-ı Kerim’i kendisine rehber edinmiştir. 

Mustafa Kemal Atatürk laikliği anlatıyor. 

“Laiklik konusunda düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Sade din işleri, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasır ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.”

“Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir.”

“Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse hiçbir kimseyi, ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.”

“Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler, ilerleme ve canlılığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış doğukavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.”

“Softa sınıfının din simsarlığına izin verilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler. İğrenç kimselerdir. İşte bu duruma karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz.”

“Bunun gibi bağlı bulunmakta inanmış ve mutlu olduğumuz İslam dinini, yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere, bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yükseltmek gerektiği gerçeğini görüyoruz. Ancak böyle İslam dininin yüceliği gerçekleşir.”

“Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şeyi kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmelidir. Kadın ve erkek bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır.”

Türkiye Cumhuriyetinde, her yetişkin dinini seçmekle hür olduğu gibi belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani, ibadet hürriyeti vardır. “

“Laik hükümet kavramında dinsizlik manası çıkarmaya çalışan fesatlara fırsat vermeyiniz”

“Bazı kimseler asri olmayı kadir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanların maksadı, İslam’ın kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir?”

“Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.”

“Bir dinin tabi olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz, bunlara tamamen uygundur”

“Bizi yanlış yola sevk eden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyeniz… Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.”

Adalet kılıcını elinde tutanlardan, altı yaşında çocuğa hayatını kâbusa çeviren yobazlara, kendi çocuklarına yapılmış gibi davranmalarını talep ediyoruz. 

Altı ay sonrası değil. Altı gün bile, altı yaşındaki çocuğa yapılanlar için çok uzun bir süreçtir. 

Delillerin karartılmasına, yurt dışına kaçmasına izin verilmeden derhal tutuklanıp, yargılanmasını istiyoruz.

Adalet, tam da bu durumda gereğini yapmalıdır.

Bizler, hâkimlere, savcılara, adalete güvenmek istiyoruz. 

Ve sayın siyasiler, bu olayı diğerleriyle aynı kefeye koyarak gündemi değiştirmeyin. Hele ki siyasete asla alet etmeyin. 

İmza: Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yurttaşları...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...