İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Bir çay söyle yağmurların kokusunda…

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Saatlerce demlenmiş tavşankanı kıvamında çay severim.

Zorunlu olarak içemediğim de kokusunu özlerim.

Saatlerce gittiğim yolda mola verdiğimde içtiğim tadı hiçbir şeyde bulamam.

Pek sevmem soğuğu ancak o anlardaki keyfi bir başkadır.

Üstünde dumanı tüten bardağı parmaklarımla dudak payı mesafesinden incitmeden tutar koklar, sonra dudaklarıma getiririm. Sıcaktır, içemem.

Sabırsızlıkla birkaç saniye bekler. Avuçlarım ısınırken dudaklarıma getirir, dumanının yaydığı kokuyla serumdan kana karışan ilaç damlası gibi tüm organlarımda hissederek içerim.

Ayakkabılarım kirlenecek diye istemem amma.. 

Belli mi olur belki bir gün yağmur olup sokağına düşme hayalimle saatlerce yürüyerek ıslanmayı da severim.

Bazen şarkı söylerim, bazen şiir gibi kelimeler mırıldarım…

Kâh gülerim aklımdan geçenlere kâh ağlarım!

Gözyaşlarım karışır yağmur taneciklerine aldırmam.

Hiç de utanmam bakan gözlerden.

Ağlamamı hor görmeyin, belli mi olur belki bir gün sevincinizden gözlerinizde akan yaşlarınız olur süzülürüm yanaklarınıza…

An gelir sevdiğiniz güneş yahut kokladığınız bir çiçek…

Bilemezsin belki okuduğunuz yazıdaki harfler… 

Yaktığınız mumdaki ışık, dinlediğiniz şarkıdaki name..

Çok sevdiğiniz ince belli bardaktaki çay olurum. 

O an avuçlarınızın arasında sıkıca sarın. Endişelenmeyin saran ellerinizse üşümem.

Korkmayın, samimice sarana kırılmam…

Girdiğimde avuçlar arasına siz seyrederken uçsuz bucaksız denizde, yanınızda olduğumu göremedi iseniz, güneşin vurduğu dalgalar arasındaki ışıltıdayımdır.

Kim miyim? Hiç kimse…

İnsanlığa susamış, vuslatını arayan sıradan bir insan!

Çay deyip geçmeyin… Ne eziyetlerle ekilir, toplanır, biçilir, kurutulur.

Elbette kahve de bir başkadır. Fakat çay öyle mi? Ne kadar çok sabırla demlenmesini beklersen tadı da o kadar güzel olur.

Ne demlikte durduğu gibi, ne de bardaktaki gibi durur. İçinizde fırtınalar yaşatır. Yudumlarken, dans edercesine kelimelerle yazılar yazdırır. 

“Kendime söz geçiririm de içimdeki çocuk çok yaramaz. Yarım kalmış hayallerimin zillerine basıp basıp kaçıyor” gibi cümle kurdurtur.

Tıpkı böyledir bardaktaki çay tadı daha damağınızda iken de biter.

Kızılderili bilgeye ait olan söz şöyleymiş;

“Sevdiğimiz kadar sevilmedik. Sevildiğimiz kadar sevmedik. En önemlisi aitlik hissedecek kadar sahip olamadık.”

Dalıp gittiğimiz hayallerimizin yarım kalması çayımıza sahip olmadığımızdandır.  Hep bardağın küçük olmasını bahane etmişiz. 

Hadi şimdi bir çay demleyin.

Belli mi olur belki şansınız yaver gider, yağmur da yağar. Birer damla seçersiniz. Yere düştüklerinde birinizin damlası diğerinin anlından öper.

Bilinmez, belki sevdiğiniz kadar sevilirsiniz. 

Hayatı yaşanır kılan insanın hayalleridir. Bakmayın öyle ince belli, kırılgan camdan içildiğine bir bardak çay hayallerinizi gerçekleştirecek kadar büyüktür.

Çay bitmeden hayaller asla bitmez.

Bugün çaylar benden, kurun kurabildiğiniz kadar hayaller. Belli mi olur belki sizde bir gün sevgiyle demlediğiniz şekersiz, demli bir çay ikram edersiniz.

Yaprakların solup, ağaçların çıplak kaldığı yağmurlu, soğuk bugünler için Cemal Süreyya ne güzel umut veriyor.

“Umulmadık bir gün olabilir bugün. Bir çay söyle yağmurların kokusunda..”

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...