İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Suçluyu bulduk; müteahhitler!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Görevi denetlemek olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Belediyelerin hiç mi suçu yoktu da ülkem savcıları günah keçisi olarak sadece müteahhitleri göz altına alıp tutuklamakla yetiniyor. Ki bugünkü adalet sisteminde bunun aksini beklemek zaten hayalcilikten öteye gitmez. Çünkü ülkemin adalet mekanizması artık vicdana göre değil siyasal iktidarların emir ve talimatlarına göre uygulanıyor. Eğer bunun aksi olsaydı bugün 35 binden fazla insanımızı diri diri toprağa gömenleri sadece müteahhitlerle sınırlamak yerine imar barışı kapsamında en ufak bir depreme uygunluk tespitinin dahi yapılmadığını düşündüğüm bu evlerde hayatını kaybeden insanları “Depremin kader” olduğunu söyleyerek sıyrılmaya çalışanlarında hesap veriyor ve yargılanıyor olması sağlanır. 


Gelelim “nerede bu devlet” diyenlere…

Efendiler bu sorunun asıl muhatabı devlet değil hükümettir. Devlet; bir ülke ve içinde yaşayan insanlar anlamına gelir. Yani asıl muhatabı devlet olarak görenler yanılıyordu. Çünkü biz devleti oluşturan bireyler olarak içtiğimiz suyun dahi vergisini bu devlete veriyoruz. Hükümetin görevi de verdiğimiz bu vergilerle devleti oluşturan halkına hizmet vermektir. Ve tek görevi yol, köprü, hastane, okul yapmak değil aynı zamanda yoksuluna, evsizine, işsizine bakmak, sel baskını ve depremde zarar gören insanına yardım elini uzatmaktır. Kaldı ki bugün 10 ilimizi kapsayan depremde göçük altında kalan canlarımızın kurtarılması, yemesi, içmesi, barınması tümüyle hükümetin sorumluğundadır. Çünkü bizler devleti oluşturan halk olarak sadece yediğimiz ve içtiğimizin vergisini değil aynı zamanda deprem vergisi adı altında bu devlete milyarlarca lira ödeyen halkız. Ve bu 81 milyon halk 10 ilimizde yaşanan depremlere hükümetinden, AFAD ve Kızılay'dan önce gidip kurtarma çalışmalarına başlıyor. Hükümetten, Afad’dan ve Kızılaydan önce deprem mağduru insanlara cebindeki son parasını gönderiyor. Çocuğuna almadığı kıyafeti sırf deprem bölgesinde ki çocuklar üşümesin diye alıyor ve ekmeğini oradaki halkımız ile bölüşüyorsa o zaman sorulması gereken soru “nerede bu devlet değil” “nerede bu hükümet” olmalıdır.

Elbette başımızda Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten bir hükümet vardır. Lakin bu hükümetin en iyi yaptığı şey “Türk halkı merhametlidir, yardımseverdir” sömrüsü yaparak verdiği iban’a 81 milyondan 20 lira bağış istemekti.
Bu arada; binlerce kilometre uzaktan sırf enkaz altındaki canlarımızı kurtarmak için gelen ve kurtardığı canımızın mutluluğunu ağlayarak gösteren Macaristan kurtarma ekibine halkım ve şahsım adına sonsuz şükran ve minnetlerimi sunarken o aynı deprem bölgesinde incelemelerde bulunan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş ve yanındakilerin 35 bin can kaybının olduğu bir ülkede yas tutmak yerine gülücüklere boğuluyor olması çok garipti.
Ve asıl garip olan şey de 35 bin insanın öldüğü bir ülkede tek istifa eden kişinim Show Tv Haber spikerinim olması çok garipti.
Utanıyorum!
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...