İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Küresel güç mücadelesi ve ‘soğuk savaş‘ dönemi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Şu anda yaşanan yeni bir soğuk savaş mı yoksa bir öncekinden kalıntılar mı? Bir meslektaşım geçtiğimiz günlerde ‘dünyadaki siyasi gelişmelere parça parça bakınca anlamak ve çözmek zor olabiliyor‘ diye yazıyordu. Dünyadaki gelişmelere Prof. Hüseyin Bağcı’nın deyimiyle ‘kuş gözüyle değil, yüksekten kuş bakışı‘ bakınca sorunun cevabı ‘Evet her ikisinden de biraz, yani hem eski kalıntılar, hem de yeni bir soğuk savaş döneminin başlangıcı‘ olabilir belki.
* * * *
Ancak New York Times gazetesine göre soğuk savaş çoktan başlamıştı. ‘Çin ile Soğuk Savaş Her Şeyi Değiştiriyor‘ (The Cold War With China Is Changing Everything) başlıklı yorumda, ‘Sanırım yeni bir soğuk savaşın içindeyiz.  Tayvan üzerinde savaşın gümbürtüleri var. Xi Jinping, yüzyıla hükmetme sözü verdi. Bu soğuk savaş nasıl olacak? Bu soğuk savaşla ilgili ilk fark ettiğim şey, silahlanma yarışı ile ekonomi yarışının kaynaşmış olması‘ diye yazıyordu editör David Brooks. Sanırım bunu bize zaman gösterecek.
* * * *
Çin devlet başkanının Moskova ziyaretini taçlandıran bir devlet yemeği sırasında, Putin ve Xi Jinping, ‘Rusya ve Çin halklarının refahı‘, ‘Rus-Çin ilişkilerinin gelişimi‘ ve ‘bu yeni çağda işbirliği‘ için kadeh kaldırdılar. Bu ikili kadeh kaldırma, iki gücün Batılılara karşı ittifakını mı mühürledi acaba. Şimdilik net bilmiyoruz. Önceki soğuk savaş döneminin ekonomik ve askeri açıdan kazananı ABD idi, Sovyetler Birliği değildi. Şimdi de soğuk savaşta ABD ile Rusya’yı da yanına alan Çin mi..
* * * *
Bu ister istemez şu soruyu da gündeme getiriyor. ABD, dünyanın önde gelen gücü olma konumunu Çin'e bırakmak zorunda kalabilir mi? Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ‘Çin rüyası‘ndan bahsediyor. Mao’dan bu yana Çin’in en güçlü lideri olan Xi Cinping’in küresel hedefi artık gizli değil. Ona göre, Çin 2049'da 100. doğum gününe kadar tek süper güç olmalı. New York Times gazetesi Çin ve Asya uzmanı Li Yuan geçen hafta ‘New New World‘ adlı köşesinde ‘Çin’in Yükselişi’nin nasıl başladığını şöyle anlatıyordu.
* * * *
‘1978'in sonlarında, Çin lideri Deng Xiaoping, Çin'i ve dünya düzenini değiştirecek büyük politika değişikliğini harekete geçirdi.  Aralık ayındaki bir Komunist Parti toplantısında, Çin'in odak noktasını siyasi mücadeleden ekonomik kalkınmaya çevireceğini açıkladı. Bu olay bir milyar insanın aşırı yoksulluk içinde yaşadığı münzevi bir ülke olan Çin'in sonunu ve bir süper güce doğru evriminin başlangıcını işaret ediyordu.‘
* * * *
1978’lerde bu hedefle yola çıkan Çin bugünlere geldi. Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi de ‘Amerika ve Çin: Dünya sahnesinde rekabet‘ (Amerika und China: Konkurrenz auf der Weltbühne) başlıklı yorumunda ‘Ukrayna savaşının jeopolitik sonuçları Washington için bir darbe: Çin dünya sahnesine giriyor ve Amerika'nın bir kanun ve düzen gücü olarak rolüne meydan okumaya çalışıyor: Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Küresel Güney'de. Başkan Joe Biden, Putin'e karşı Batı'yı bir arada tutmayı başarsa da, dünyanın diğer bölgelerinde işler kontrolden çıkma tehlikesiyle karşı karşıya‘ diyordu.
* * * *
Dünya yeni bir türbülans ve değişim dönemine giriyor. ABD diplomasisinin yaşayan efsanelerinden Henry Kissinger, daha 2012‘de yazdığı ‘ABD-Çin İlişkilerinin Geleceği‘ (The Future of U.S.-Chinese Relations) isimli makalede de ABD ve Çin’in yeni angajman kuralları oluşturmamaları halinde gerginleşen rekabetin Birinci Dünya Savaşı’na neden olan belirsizliğin yeniden ortaya çıkması riskini taşıdığını yazıyordu.
* * * *
Türkiye’de çoğu zaman iç siyasetteki kısır tartışmalara çok fazla odaklanılıyor. Halbuki dünyadaki gelişmelerin Türkiye üzerindeki muhtemel etkileri Türkiye’nin geleceği açısından son derece önemli. İkinci bir soğuk savaş gibi görünen bu yeni dönemde soğuk savaş ortamı yoğunlaştıkça küresel güç mücadelesinin ne yöne evrildiği çok iyi anlamak gerekli. Aksi takdirde 21. yüzyılın kaybeden aktörleri arasında yer alınması kaçınılmaz olur. 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...