İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

“Memleket İşi Gönül İşi” idi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Örneğin; memleket sevginiz memleketimin çiftçisine mazotu 22 liradan satmak, 2006 yılında çıkarılan yasa ile çiftçiyi yabancı tohumlara mecbur bırakmak veya kendi hayvan yetiştiricilerini desteklemek yerine ülkeye “halkımıza ucuz et yedireceğiz” mantığı ile sokulan ithal hayvanlar sonrası kendi yetiştiricisini bankalara gırtlağa kadar borç batağına sürüklemek miydi? 

Ya da; Cumhuriyetin kazanımı olan fabrikalar “devlet ticaretle uğraşmaz.” bahanesi ile satılırken bugün o aynı devleti Tarım Kredi Kooperatif Market zincirleri açarak esnaf durumuna sokmak. 

Ve belki de Sayın Melih Gökçek’in Ankara’yı parsel parsel satması memleket sevdasıyla alakalı da olabilirdi. 

Dün IMF’e borç verdik yalanı ile ekonomimizin iyi olduğunu söyleyenleri alkışlayanlar, bugün 200 lira ile 1 kilo et bile alamazken, pahalı olduğu için 6 liralık ekmeği almak yerine Sayın İmamoğlu’nun 3 liraya ürettiği halk ekmek kuyruğuna girerken. O da yetmedi yüzbinlerce insan askıda ekmeğe muhtaç hale gelmişti. 

Artık Avrupa sadece ekonomimiz değil insanlarımızı da kıskanıyor olabilirdi. Çünkü; sırf tarafı oldukları siyasi parti iktidarda kalsın diye “gerekirse soğan ekmek yerim oyumu yine de reise veririm” diyen ama bugün soğanın 40 lira olması sebebiyle sadece ekmekle karnını doyurmayı kendine reva görenlerle doluydu.  

Ve gelelim Suriyelilere. 
Elbette mazluma, düşene el uzatmak insanlıkla vicdanla alakalı bir durumdu. Lakin 20 milyona yakın canımız açlıkla mücadele ederken, yalınayak okula giden çocuklarımız, işsiz insanımız, geleceğe güvenle bakamayan gençlerimiz, çöpten yiyecek toplayarak karnını doyuranlarımız varken o “yaratılanı yaradandan ötürü sevdiğini” söyleyenlerin dünyaya insanlık dersi vereceğiz diye 81 milyonun kul hakkı Suriyelilere yedirilirken, yetmedi Suriyelilere bedelsiz evler yapılırken 81 milyonun bağışlarıyla var olan Kızılay’ın kendi depremzede insanıma para karşılığı çadır satması ya da Türk halkından depremzede vatandaşlarımız için terlik ve eşofman bağışı yapma çağrısında bulunuyor olması hangi insanlıkla ya da hangi gönüllülükle alakalıydı bunu çözemedik. 

Bu durumda suçlu siyasi iktidardan daha çok A Haber’in mikrofon uzattığı Hataylı depremzedenin “Allah Sayın Cumhurbaşkanımızdan razı olsun. Yıkılan evlerimizin yerine yenisini yapıyor.” diyen zihniyette gibiydi. 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...