İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Soğan...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Dünden bugüne insan evladı ekmeğine katık yemeğine tat veren “soğanı” bilir.
“Soğan” yetiştirilmesi kolay ve bereketli olduğundan hemen her toprakta yetişti.
Soğan iki yıllık yumrulu bir bitkidir. Bulunduğumuz coğrafyada 3000 yılı aşkındır tarımı yapılmakta. Tarihçesine bakıldığında Orta Asya’da ortaya çıktığı ve tarih öncesi insanlarında bunu kullandığı ve yediği en eski tarım mahsullerinden biridir. Mısır eski medeniyetlerinde kullanıldığını mezar resimlerinde görmekteyiz. Anadolu’ da Hititler törenlerinde kutsal bir bitki olarak görülmekte, ona “sumsıkıl” adını vermekte. Hitit kralı IV. Tudhaliya dönemine (İ.Ö. 1250-1220)yapılan törenlerde soğanın birbirini saran yapraklarıyla manevi değerler arasında ilişki kurar. Avrupalılar ise bunu Romalılar aracılığı ile tanışır.
Savaş ve işgaller egemenlik yani hükümranlık sahip olma mülkiyet hırsı günümüze gelene kadar hep vardı ve devam etmekte. İşte eski dönemde dayanıklı bir sebze olan soğan hem savaşçıların gıdası hem de yara ve yanıklara tedavi olarak kullanıldı. Avrupalılar Ortaçağ döneminde veba korkusuyla kapılarına soğan astı. Frenk kralı Şarlman (742-814)imparatorluk ve manastır bahçelerinde yetiştirilmesini emrettiği bitkilerden biride soğandı. Keza Çelebi Mehmed 1420 yılında kendisine sunulan kitapta adı geçen bitkiler arasında soğanda var.
‘Soğan mineral ve vitamin değerleri bakımından çok zengin bir bitkidir. İçerisinde A, B1(tiamin), B2(ribıflavin), B3(PP, niasin), B6 (pridoksin), B9 (folik, asit, folat), E vitaminleri, potasyum, fosfor, kalsiyum, magnezyum, sodyum, demirselenyum, manganez, kobalt, flor, bor, bakır, çinko, nikel, krom, iyot, vanadyum gibi mineral ve oligo elementler, sakaroz, glikoz ve fruktoz gibi şekerler, organik asitler, kuersetin, uçucu ve sabit yağlar bulunur. Gözlerin yanmasına ve sulanmasına yol açan uçucu madde, yağın içindeki propilalliin de vardır.’
Hayatımıza giren en eski bitkilerden biridir soğan. Kırsalla bağı olan, yaşayan ve doğa gezintilerine çıkan bilir ayak parmaklarımızdaki şişkinlik ya da tırnakların batması sonucu oluşan iltihaplanma olur. Bu durum yürümemizi zorlaştırır. Közde pişirilen soğanın ortasındaki cücüğü çıkarılarak ağrılı olan yere sarılıp bağlanılarak tedavi edildiği bir gerçek.
Yeri gelmiş şifa diye baş tacı etmişiz yeri gelmiş ekmeğimize katık etmişiz. Yeri gelmiş birileri gibi kokuyor deyip “ayak takımının yiyeceği” diye aşağılanmış. Yeri gelmiş toplumsal yaşamda çocuklarımıza “baş ol da istersen soğan cücüğünün başı ol” demişiz. Böylelikle hem sağlık ve mutfağımızın hem de toplumsal yaşamımızın temel malzemesidir “soğan”.
Son yıllarda hem küresel hem de ülke olarak içinde bulunduğumuz ekonomik/politik sistemin açmazı olan kronik bunalımlar biri bitmeden biri başlamakta. İktidar ve ondan sebeplenen çevreler yani ‘beli silahlı, omuzu kalabalık, yakası kalkık ve de müteahhİT takımı’ ballı böreklerini havuduyla götürürken toplumun çoğunluğuna “soğan ve patatesi” bile çok görmekteler. Toplumun çoğunlukla ağırlıklı kesimi mahalle arasındaki kasaba bile kuyumcu dükkânı gibi bakmakta.
Ülkede bir dönem 12 Eylül’ün bakanlarından olan “tonton” lakaplı” sayın yetkili “orta sınıf” yarattık diyordu. O kişinin yarattığı “orta sınıf” kalmadığı gibi çalışanların geçimlik ücretleri asgari ücret seviyesine indirildi. Emekliler başta olmak üzere asgari ücret düzeyinde geçimlik ücret alanlar açlık sınırının bile altında yaşamaya muhtaç hale getirildi.
Birileri sofrasından dok kalkıp yüksek maaş ve ek getirileriyle özel sitelerinde özel korumalarıyla korunurken soğan ve patatesin yüksek değerde olduğunu dile getirenleri yermekte. Öyle ya, şahsı muhteremlerin yüksel düşünceleri var. Öyle ya ülkenin gayri safi milli hasılanın en fazlası bu en az grubun nasıl oluyor hele bir anlatsın. Hele bir vatandaşın gözünün içine bakarak teke tek konuşsun.
Toplumun hemen her zaman ucuz olarak temin ettiği soğan ve patates günümüzde bu kadar pahalı ise ve sorunu çözmek yerine soranı yargılıyorsa bu sistem, soranı suçluyorsa yönetici ve iktidardan sebeplenenler bunda bir neden vardır demeyecek mi bu ülkenin soğan ve patates alamayan yurttaşı.
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...