İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

CAN-Â DOKUNAN 'GÜL YAPRAĞINA' CANÂN OLMAK

YAYINLAMA:

Topluluğun üye sayısı kırk olmakla birlikte; üyeliğin ilk şartı da çok düşünmek ve az konuşmaktı.

Zamanın meşhur şair ve bilgini Molla Câmî’de bu meclisin üyeleri arasında yer almayı çok istiyordu. Günün birinde meclisin bir üyesi ölür. Molla Cami de ölen kişinin yerine geçme dileğini bir kağıda yazarak toplantı halindeki meclis üyelerine gönderir.
Meclis üyeleri bu teklifi görünce çok üzülür çünkü Molla Câmî’den önce biri alınmıştı ve yeni bir üyeye daha yer yoktu.
Meclisin başkanı durumu kırmadan anlatmak için ağzına kadar dolu bir bardak suyu Molla Câmî'ye gönderir.
‘Bir damla daha olsa bardak taşacak’ mesajını hemen kavrayan Molla Cami bunun üzerine hemen oracıkta bulunan küçük bir gül yaprağını koparıp nazikçe suyun üstüne koydu ve ‘Gül Yaprağı ile taşmayan bardağı’ cevabı olarak içeri gönderdi.
Meclistekiler de bu kibar cevabın mânasını anlamıştı. Zarif insanların yeri başkaydı her daim. Meclis başkanı; Molla Câmî'nin adını ve kırk sayısının sonuna bir sıfır ekleyerek ‘400’ yazdığı listeyi Molla Câmî 'ye yolladı. İsminin eklenmesiyle listedeki sayının büyük gösterilmesinden mahcup olan Molla Cami, sağdaki bir sıfırı silerek kırk sayısının soluna koydu ve ‘040’ yazdı.
‘Gül Yaprağı’ sırrına erenler; sağdaki sıfır gibi bulundukları topluma güç katarken soldaki sıfır gibi davranıp kimseye de yük olmazlar...”

Duruşu, kelamı, tavrı, dokunuşu ile ‘Gül Yaprağı’ misali toplum içinde mis kokusuyla uçuşan insanlar ne güzeldir... Bize hissettirmeden üzerimizdeki koca koca yükleri hafifletirken yüreklerinin gücü ve mahcubiyeti ile off bile demezler... Bir an olsun ‘ben’ unsurunu öne sürmezler... Varken yokturlar yokken hep vardırlar... Sevgisi, duası, sesi, nefesi, huzur veren bakışı, sıcaklığı ile her an yanımızda olduğunu hissettirirken bir an olsun yükünü vermezler...

İnsan olmaya dair duygu yüklü meyveye durması gereken tüm yeşil dallarımızın acımasızca kırıp atıldığı bir zamandan geçerken; ne çok ihtiyacımız var gül yaprakları ile dolu yüreklere, ne çok ihtiyacımız var bir kez huzuruna nail olup bir ömür tüm güzel duygularla varlığını yaşattıranlara, ne çok ihtiyacımız var bir bakışımızla bile kainatı anlayan zihinlere, ne çok ihtiyacımız var hiç tereddüt etmeden herşeyimizi emanet edeceklerimize...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...