İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Değişen dünyada Türkiye’nin yeri…

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Türkiye seçimlere gidiyor. Az bir süre kaldı. Dünyanın gözü, kulağı Türkiye’de. Seçim heyecanı her geçen gün artıyor. Seçmenlerden alkışı hedefleyen, onların heyecanını artıran vaadlerin haddi hesabı yok. Son günlerde savunma sanayii tartışmaları da gündeme eklendi. Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hüseyin Barış Doster, ‘Dünyanın değişen koşulları, fazlasıyla aşınan ulus devletin yapısı, Türkiye’nin jeopolitik konumu dikkate alınırsa, ulusal savunmanın ve ulusal savunma sanayisinin önemi daha iyi anlaşılır‘ diyor. Tartışmaya fazlaca gerek yok, bu ifade bence herşeyi özetliyor.
* * * *
Evet, dünya değişiyor. 20. Yüzyılda inşa edilen dünya düzeni artık yetersiz kalıyor. ABD küresel hegemonyasını kaybediyor. Çin ile birlikte doğunun yeniden yükselişine tanık oluyoruz. Alman Şansölye, Foreign Affairs dergisinin Ocak/Şubat 2023 sayısında ‘Küresel Dönüşüm‘ adlı makalesinde ‘Dünya, jeopolitik bir dönüşüm yaşıyor. Yeni bir dönüşüm ile karşı karşıyayız‘ diye yazıyordu. İşte dünyadaki tüm ülkeler neredeyse bu değişim/dönüşüm rüzgarından ister istemez etkileniyor.
* * * *
Fransız Le Monde gazetesi de önceki gün baş makalesini bu konuya ayırmıştı. Uluslararası politika uzmanı, eski genel yayın yönetmeni Slyvie Kaufmann ‘ABD-Avrupa-Çin üçgeninde herkes yerini arıyor‘ diye yazıyordu. Başyazar Kaufmann ‘Uluslararası ilişkilerde eski düzenin yenisi ortaya çıkmadan çöktüğü bu anda, ABD, AB ve Çin üçgeninde herkes yerini arıyor. Ve her hareket önemli' diyor.
* * * *
Le Monde başyazarı, ilginç bir konuya işaret ediyor. ‘ABD, AB ve Çin üçgeni eşkenar üçgen değildir. Belki de ikizkenar bile değil, çünkü Avrupa, Pekin ile Washington arasında eşit uzaklıkta olmak istemiyor: Rusya'ya karşı ABD ile ittifak oluşturuyor. Ancak bu, Avrupalıları, dünya sahnesindeki davranışları üçüncü aktör Çin'e karşı kendi çizgilerini belirlemeye çalışmaktan alıkoymuyor. Bugün, Çin gücünün yükselişi, iklim krizi ve gelişmiş ekonomilerdeki orta sınıfların öfkesi eski durumu değiştirdi‘ diye yazıyordu.
* * * *
Eski diplomat Gülru Sezer de birkaç gün önce ‘Değişen dünyada Fransa’nın yeri neresi olacak?’ diye soruyor. ‘Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron, emeklilik yaşını yükseltmek istemesi nedeniyle içeride, ABD’den bağımsız bir Çin politikası izlemek istediği için de dışarıda çeşitli sorunlarla karşılaşıyor. Aslında Macron dünya değişirken Fransa’nın yeri neresi olacak sorusuna yanıt arıyor‘ diyordu.
* * * *
Le Monde başyazarına göre, Başkan Biden'ın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan 27 Nisan’da Brookings Enstitüsü'nde yaptığı konuşmada yeni bir vizyon sundu. Bu vizyona göre, ‘Enerji geçişi, gelişmekte olan ekonomilerin dinamizmi ve tedarik zincirlerinin dayanıklılığı arayışıyla dönüştürülen bir dünyada, oyun artık aynı değil‘. Fransız başyazar, ‘Yeni oyun, yeni kurallar. Kontrolü kaybetmemek için öneren yine Washington. Demek ki ABD’nin istemediği gelişmeler yaşanıyor. Halbuki güç merkezi, gücün ağırlığı Batı’dan Doğu’ya kayıyor‘ diyor.
* * * *
Bence önce şu tespiti unutmayalım. Çin’in yükselişiyle birlikte, Ukrayna Savaşı geçiş dönemini derinleştirirken, Rusya’nın kazanamayacağı ve zayıflayacağı, ama Batı’nın ve Amerika’nın da kazanan taraf olmayacağı bir sona doğru gidiliyor sanki. İşte değişen dünyada Türkiye’nin yeri neresi olacak/olabilir. Türkiye bu sorudan kaçamaz. Bu konuşulmalı/tartışılmalı. Bu belki de geniş bir toplumsal konsesüsü de gerektirebilir.
* * * *
Türkiye’de fazlasıyla içerideki gelişmelere odaklanılıyor. Olaylar günlük, hatta anlık değerlendirmelerle, kişiler üzerinden konuşuluyor. Dünyada olan bitenlere bakıp kim, neden, ne yapmak istiyor sorusuna cevap aranmıyor. Geniş dünya tahlilleri yerine hala Soğuk Savaş döneminden kalma kavramlarla konuşuluyor/tartışılıyor. Bu böyle devam edemez, çünkü dünyada dengeler değişiyor.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...