İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

NECİP HABLEMİTOĞLU CİNAYETİ

YAYINLAMA:

Dün, Necip Hablemitoğlu’nun katledilişinin 17. yılıydı.

Tam 17 yıl sonra bu cinayetin aydınlanması için umut ışığı doğmuş durumda. Çünkü katil zanlılarından biri olan N.G.B. adlı kişi Ukrayna’da yakalandı.

Önceki gün Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hanım’ı Habertürk’te Kübra Par’ın programında dinlerken yaşadığı acıyı anlamak için empati bile yapmaya gerek olmadığını düşündüm.

Bu cinayet tam 14 yıl boyunca FETÖ tarafından karartıldı.

Bir annenin cinayetin olduğu sıralarda çocuklarına karşı güçlü durabilmek adına kurmuş olduğu şu cümleler hepimizin yüreğini sızlatmaya yetti:

“Lütfen Kanije, Uyvar’a sahip çık, ben aşağıya ininceye kadar sakın ağlamayın! Birlikte ağlayacağız.”

Üzerinden seneler geçmesine rağmen bu cinayetin artık aydınlatılması gerekiyor.

***

Necip Hablemitoğlu, AK Parti 2002 yılında ilk kez iktidara geldikten tam 1,5 ay sonra öldürüldü.

Bu FETÖ tarafından AK Parti iktidarına verilen bir mesajdı nihayetinde, çünkü FETÖ lideri Fethullah Gülen’in gerek AK Parti’nin kuruluşunda gerekse de 2002 seçimlerinde Erdoğan’ı desteklemediği bilinen bir gerçek.

Bu cinayetin AK Parti iktidara gelir gelmez gerçekleşmesi de şantaj niteliğindeydi, FETÖ devletin tüm kılcal damarlarına sızdığını bu suikastla göstermek istedi.

1999 yılında Gülen’in bir televizyon programında yaptığı açıklamalarda bunu kanıtlar nitelikte:

“Adliye, Mülkiye veya başka bir hayati müessese de (TSK’yı kastediyor) arkadaşlarımızın mevcudiyeti, bizim garantimizdir. İstikbale yürümek için sistemin püf noktalarını keşfedin.”

Bu açıklamanın hemen ardından Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, 2000 yılında FETÖ lideri hakkında “yasa dışı örgüt kurmak ve yönetmek” suçundan iddianame hazırladı.

Gülen, tam bu tarihten bir yıl önce ABD’ye firar etmişti. Dava süreci ilerlerken savcı Yüksel, FETÖ’yle ilgili o tarihlerde araştırma yapan Necip Hablemitoğlu ile görüşmelere başladı. Dava sona ermeye yakın Nuh Mete Yüksel’e FETÖ’nün bilindik taktiği olan kaset kumpası kuruldu ve Yüksel, DGM’deki görevinden alındı.

Hablemitoğlu’nun ölümünden önce yazmaya başladığı ve tamamlayamadığı “Köstebek” kitabında da FETÖ deşifre ediliyordu.

FETÖ’nün mevcut devlet örgütlenmesine karşı alternatif bir örgütlenme kurduğuna ilişkin o dönem çok çarpıcı bilgiler vardı.

Sadece bu da değil, Hablemitoğlu “Bergama dosyasını” işleyen bir kitap da kaleme almıştı.

O dönem altın rezervlerine sahip olmak isteyen FETÖ, Hablemitoğlu cinayetinin ardından örgütün finansörlerinden Akın İpek vasıtasıyla altın madenlerini gülünç bir rakama satın aldı.

Dikkat edin… FETÖ’cü Akın İpek’in şirketi yıllarca altın madenlerinde yasal sınırın üzerinde siyanür kullanmasına rağmen hiçbir çevre eylemi nedense gerçekleşmedi!

15 Temmuz darbe girişimine gidilen süreçte FETÖ, Hablemitoğlu cinayetini Ergenekon kumpasına bağlayarak tüm delilleri karartmayı başardı.

***

Hrant Dink’ten tutun da Muhsin Yazıcıoğlu suikastına kadar her olayda FETÖ’nün parmağı olduğu kuşkusuz.

O nedenle Hablemitoğlu cinayetinin de tüm sac ayaklarıyla aydınlatılması için bir umut ışığı doğdu.

Şimdi bunun peşinden gitme vakti.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...