İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

TEK AYAKLI İNSAN

YAYINLAMA:

Dünya, üzerindeki yangını söndürecek yeni bir dirilişe muhtaç. Zira insandan insana zulmün ayyuka çıktığı bir zamandan geçiyoruz. Medeniyet yolculuğunun, insanları ve toplumları getirdiği nokta belli. Fertler gibi toplumlar da huzursuz ve mutsuz. Birey düzeyinde yaşanan yoğun stres ve ruhsal sorunlar, ailenin bozulmaya yüz tutması, toplumlardaki hızlı aşınma, yer yer günlük yaşamı durduracak düzeye ulaşıyor.

Demokrasinin beşiği olmakla övünen gelişmiş batılı devletlerdeki toplumsal olaylar, dalga dalga yayılan öfke ve şiddet, hak ve özgürlüğün yeniden sorgulanmasına yol açmıştır. Zira bir grup insanın hak arayışı adıyla giriştiği eylemler, toplumsal yaşamı engelleyecek boyutlara ulaşabilmektedir.

Bu köşede sıkça dile getirdiğimiz gerçeği bir kez daha haykırmak zorundayız: Yaşanan insani krizin özünde bireylerin ve toplumların, hayatın merkezine maddeyi koymaları ve manadan hızla uzaklaşmaları yer almaktadır. Beden ile ruhun, akıl ile gönlün kısacası görünür ve görünmez değerlerin bileşkesinden oluşan insan, bir ayağını, bir gözünü ve bir kulağını yitirmiş gibi hayata tutunmaya çalışıyor. Tek uzuvlu bedene ve akla hapsolmuş hayat, insanları ve toplumları mutlu etmez, edemez.

Bilgisizlikle Savaşmak

Tüketim odaklı hayat modeli, insanın psikolojisini bozmuş ve ruh dünyasını da tüketmenin eşiğine getirmiştir. İnsan, belki bilimde ilerlemiş, yaşamın nimetlerinden daha fazla yararlanmanın yol ve yöntemlerini öğrenmiş ama hayat yolunun bir yolcusu olduğunu unutmuştur. Görünmez metafizik âlemden uzaklaştıkça görünür maddi değerlere daha fazla sarılmıştır. Birey; kendisini hayata bağlayan maddi bağla da ilerliyor belki ama tekâmül edemiyor. Tekâmülün olmadığı bir ilerleme, gelişme değildir aksine geriye gidişin habercisidir.

Mısır eski Devlet Başkan Yardımcısı Muhammed El Baradey’in, ‘Aldatma Çağ’ı eserinde dile getirdiği gibi; insanlar ve toplumlar, aldatılarak kendi gerçeklerinden uzaklaştırılıyor.

Aşkın bir yaratıcı güce inancı zayıflayan insan ve toplumlarda vicdan gelişimi de zayıflıyor. Medeniyetin özünü oluşturması gereken insani değerler yıpranıyor ve insan olmayı sürdürmek zorlaşıyor.

Daha çok hak elde etmek, kendi düşüncesinin egemen olması için kıyasıya bir mücadele vermek, bazı konuların koyu taraftarı olmak gibi moda akımların, başka insanlara zarar verecek düzeye ulaşmasına aldırış etmemek, yaman bir zihin çelişkisidir. Paris’te politize olmuş bir grup maden işçisinin hak arama mücadelesinin yüzbinlerce Parisli’nin hayatını zehir etmesi, yeryüzünde yaşanan yüzlerce olaydan sadece bir tanesidir.

Şu halde birey ve toplum düzeyindeki insani krizle başa çıkmak, mutsuzluğu gidermek ve yaşama sevincini yeniden ayağa kaldırmak, insanlık ailesinin en önemli ihtiyacı haline gelmiştir.

Mutlu Eden Bilgi

İnsanı ve toplumu gerçekten mutlu kılacak bilginin kaynağı bellidir aslında. İnsanın, bedene hapsolmaktan kurtarılması ve mana ayağımızın yeniden diriltilmesi şarttır. 950 yıl önce, mutlu olmanın bilgisini, şaheser niteliğindeki Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) eseriyle dile getiren Yusuf Has Hacib’i, bugün daha iyi anlıyoruz.

Kutadgu Bilig’de yüzyıllarca önce dile getirildiği gibi mademki aileden devlete kadar bütün sosyal sistemlerin temel hedefi insanları mutlu etmektir o halde gerçek mutluluğun bilgisi ile yeniden dolmamız gerekiyor. Bir hastalık misali tüm hücrelerimizi kaplayan bilgisizlikle savaşmak, gündemimizi işgal eden geçici hevesleri bir kenara bırakarak bilgi ve araştırma ile zenginleşmek ve kendi hakikatimize yol almak zorundayız.

Mana odaklı bir geleceğin inşası için geçmişin kadim kültüründen, insanlığın binlerce yıllık birikiminden yararlanmak gerekir. Bu çerçevede geçen hafta yayınlanan Kutadgu Bilig’i anlatan eser, bir başucu kaynağı niteliğindedir.

UNESCO tarafından Yusuf Has Hacib yılı ilan edilen 2019’da İstanbul Edebiyatçılar Derneği’nin (İSEDER) yoğun çabasıyla hazırlanan, alanında uzman on akademisyenin makalelerinin yer aldığı prestij eser, İTO tarafından yayınlandı. Bizim de bir makalemizin yer aldığı eserin tanıtımında konuşan İTO Başkan Vekili dostumuz İsrafil Kuralay, samimi ve vurucu ifadelerle Kutadgu Bilig’den öğreneceklerimizin satırbaşlarını aktardı. Tanıtımdaki panelde Editör Prof. Dr. Mustafa Günenç, Prof. Dr. Ahmet Kavas ve Prof. Dr. Habip Türker ile birlikte eserin, bugün taşıdığı önemi vurgulamaya çalıştık.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...