İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

1919'dan 1923'e

YAYINLAMA:

Bundan tam yüz dört sene evvel ülkemizin karşı karşıya bulunduğu karanlıktan aydınlığa kavuşmamız için Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından, Bandırma Vapuruyla başlayan yolculuğun sonunda kuruldu cumhuriyetimiz. O, içlerinde karamsarlık olanlara: “Umutsuz durum yoktur… Umutsuz insan vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” diyerek cesaret verdi. Kimseyi ötekileştirmeden Türk milletini arkasına alarak yaptığı Kurtuluş Savaşı’nda dünyada kimsenin beklemediği bir başarı destanı yazdı. Kimseyi ayrıştırmadan, herkesi birleştirerek yaptı bunu. Bu mücadelenin kahramanları gençlerdi. Esareti asla kabul etmeyen bu gençlerin cesaret ve inancı Mustafa Kemal Atatürk’ün dahiyane liderliğiyle birleşince yedi düvel duramadı önlerinde. İşte bu nedenle 19 Mayıs’ı onlara armağan etti Mustafa Kemal Atatürk.

Bu seneki 19 Mayıs coşkusu cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu öncesine denk gelince Anıtkabir doldu taştı. Belki de ziyaretçi rekoru kırıldı. Mesaj belliydi; cumhuriyetimize sahip çıkıyoruz. Cumhuriyetin kazanımlarıyla birey olduklarının farkına varan, Halide Edip Adıvar misali kadınlar ağırlıktaydı bu ziyarette. Anadolu’nun dört bir köşesinde vatan uğruna şehit verdikleri ataları adına selamlarını ilettiler, dualar ettiler Mustafa Kemal Atatürk’e.

Cumhurbaşkanlığı açısından kazananı olmayan ilk seçimi geride bırakıp umutlarımızı ikinci tura erteledik. Vakit cumhuriyete sahip çıkma vaktidir. Bu konudaki sorumluluğun en ağırı gençlerde ve kadınlardadır. Umutsuzluğa kapılmadan sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız. Karamsarlığa asla prim vermemeliyiz. Bu milletin hangi zorlukları aştığını hepimiz biliyoruz. Aynı bilinçle hareket etmeliyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan giden bizlere yakışan da budur. Ülkemizde aydınlık bir gelecek istiyorsak önce bizler kafamızı karanlıktan çıkarıp yönümüzü aydınlığa, güneşe dönmeliyiz.

Bakmayın siz, biz gidersek devlet batar, yok olur diye salınan korku fırtınalarına, montaj videolarla halkı yanıltma oyunlarına, diyaneti kapatacaklar yalanlarına. Onların derdi topluma korku salıp kendilerine oy devşirmek. Şunu baştan belirteyim; her türlü terörü lanetliyoruz. Adının PKK, FETÖ, İŞİD veya HİZBULLAH olmasının hiç de önemi yok. Terör bir insanlık suçudur. Ancak kaybetmemek için her yol mubahtır, diyerek insanları domuz bağıyla bağlayıp işkence yaparak diri diri betona gömen Hizbullah’ı savunanları meclise taşıyanları iyi görmek gerekir. Taraflı tarafsız herkesin sevgisini kazanmış olan Gaffar Okkan’ın katledilmesini nasıl unutacağız? Şunu unutmayın, onların asıl meseleleri kendi gelecekleri. Bu ülkenin tek sahibi bugünkü iktidar değil. Biz de bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü, bağımsızlığını savunan Mustafa Kemal’in yolunu kendine rehber edinmiş vatanseverleriz. Hiç merak etmeyin, siz giderseniz bu vatanı kimseye bırakmayız.

Devlet ile hükümet farklı şeylerdir. 1923’ten bu tarafa çok hükümetler geldi geçti ama devletimiz dimdik ayakta. İnanmayın siz kendini devlet gibi görenlere.

Sınır kapılarımızı koruyamaz hale gelmişiz. Sayılarını dahi net olarak bilemediğimiz yabancılar doldu ülkemize. Adeta yabancı istilasıyla karşı karşıyayız. Durum böyle devam ederse gelecek on yılda azınlığa düşeceğimiz illerimizin olacağını söylüyor konunun uzmanları. Mahalle ve sokaklarımızın sosyolojik yapısı değişmeye başladı. Her gün yüzünü ilk defa gördüğümüz insanlar sarmaya başladı etrafımızı. Bu mudur ülkeye sahip çıkmak? En büyük beka sorununu görmemezlikten mi gelelim? Atalarımızın kanıyla kurduğu vatanımızda azınlık olarak yaşamaya rıza mı gösterelim? Yüce Türk milleti buna asla müsaade etmeyecektir.

Daha aydınlık, barış ve kardeşlik içinde yaşayabileceğimiz, adalet temeli üzerine kurulu bir ülkeyi inşa etmek zorundayız. Bu konuda üzerimize düşen vatandaşlık görevimizi eksiksiz yerine getirmeliyiz. Hem de tüm yalan, iftira ve karalamalarla mücadele ederek. Unutmayın; yolumuz uzun ama onu yakınlaştıracak bizleriz. Bunun için de vatanını seven herkes sandığa koşmalıdır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...