İstanbul
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

EKTİĞİNİZİ BİÇECEKSİNİZ!

YAYINLAMA:

Yaklaşık dört ay gibi bir süredir koronavirüs salgını nedeniyle evlerdeyiz. Bunun önemli bir bölümü sokağa çıkma kısıtlamasıyla evlere kapanmış durumda olduğumuz sürelerdir. Buna, akşamları dışarı çıkamamayı, kafe ve benzeri yerlere gidememeyi de eklersek, olması gereken sosyal yaşamımızda çok önemli kısıtlamalar yaşıyoruz.

Buna; gidemediğimiz yakın akraba ziyaretlerini de eklediğimizde, yaşamımızda kendimizle baş başa kalmak zorunda olduğumuz bir dört ayı geçirdik.

Kısacası ara sıra evden çıkabilsek bile, sınırlı sosyal yaşamın olduğu, günlük ihtiyaçlarımızı karşılamaya yönelik alışverişlerimizi yapabildiğimiz, alacağımızı alıp tekrar evlerimize dönebilme serbestliğiyle yetindiğimiz bir dört ay.

Bu bir şikayet değil, sağlığımızı korumak için olması gerekendi.

Günün çoğunu evde geçirmek durumundaydık. Genelde tek meşgalemiz; televizyon izlemek, zaman zaman da bilgisayarda internette dolaşmak, film izlemek şeklindeki çaresizlik ortamına uyan gün geçirme planlarıydı.

Televizyonlar, bu pandemi dönemindeki yayınlarında tam olarak sınıfta kaldılar. Akşamları ekranlara taşınan, bazı haber tartışma ve yorum programları dışında, neredeyse tüm gün boyu, arşivlerden çıkardıkları eski dizilerin naftalin kokan tekrar programlarını, hiç özen göstermeksizin zaman ve bölüm sıralamasına bakmaksızın ekranlarına taşıyarak tam bir yayın rezaleti sergilediler.

Nasıl olsa evdeyiz ve yapacak fazlaca bir şeyimiz yok, alternatifsiz televizyon izlemek zorundaydık. Ne verilirse izleyeceğiz anlayışına mahkum edildik. Buna bir de; reklam yayın kuşaklarına uyma konusundaki özensizliklerini de eklersek, bazı tekrarı bile olsa, hala izlenen programları yayınlayan televizyonların neredeyse kesintisiz 35-40 dakika süren reklam yayınlarını izlemek zorunda bırakıldık. Dayanılmaz bir televizyon izlencesi ile karşı karşıya bırakıldığımız bir dönem yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz.

Bir zamanlar; özellikle dizilerde yaşatılan “reklam arası dizi izleme” uygulamasını çok daha kötüsüyle karşı karşıyayız.

Bugün yazımı yazmak üzere bilgisayar başına geçtiğimde televizyonda 360 TV ekranında “80’LER” dizisini tekrarı vardı. Bu dizi ve Diriliş Ertuğrul gün içinde tekrarlar konusunda kırılamayacak bir rekorlar peşindeler anlaşılan. Gündüz varlar, gece yarısında varlar, sürekli tekrarları yayınlanan diziler.

Tekrarları daha da ilginç; gündüz farklı bölümleri, gece ise farklı bölümleri yayınlanıyor. Asıl dikkatimi çeken; reklam yayınlama süresi. Yazı yazmaya ara verdim ve reklamlarının ne kadar süreceğini merak ettim, bekledim. Tam olarak, aralıksız 35-40 dakika sürdü. Genelde aynı reklamların montajlanmış şekliydi. Aralara program tanıtım ve tekrarlanan reklam ara bağlantı slaytları ile aralıksız toplam 35-40 dakikalık bir reklam bandıydı.

Dayanılmaz eziyet veren bu reklam bandından sonra “80’LER” dizisi kaldığı yerden devam etti.

Bu kanalı izleyenlere sordum. “Bu uzunlukla reklam yayınlarını alışkanlık haline getirdiklerini ve bıktırdıklarını” dile getirdiler “Artık izlemiyoruz” dediler.

Bu ortamda aklımızla alay etmeyin! Pandemi dönemi geçtiğinde programlarınızı izleyen kimseyi bulamayacaksınız.

Umurunuz da mı bilemem, ama bilin ki ektiğinizle yetineceksiniz!

BİR TUTAM TEBESSÜM

TRAFİK CEZASI

Temel, kahveden çıkınca kapının önünde bir saatlik bir gecikme için park cezası yazan trafik polisiyle burun buruna gelmiş;
- “Yazmasan şu cezayı memur bey!”
Polis onu hiç umursamadan cezayı yazmaya devam edince;
- “Bence yazmasan iyi edersin”
Polis Temel'e şöyle bir bakıp, hem söylenir hem de devam eder;
- “Aşınmış lastikler.”
Bunun için de, ikinci bir ceza makbuzunu yazmaya başlamış.
Temel; ne kadar ceza yazarsa yazsın, ona vız geleceğini söyleyince, polis ilk iki ceza makbuzunu arabanın sileceği altına sıkıştırıp üçüncü makbuzu yazmaya başlamış.
Polis ve Temel arasındaki bu sürtüşme 20 dakika kadar sürmüş, polis ceza üzerine ceza yazmaya devam etmiş.
Temel hiç oralı olmamış, polisin yanından uzaklaşıp, yürümüş, karşı kaldırıma geçmiş, park ettiği arabasına binip, oradan hızla uzaklaşmış, gitmiş.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...