İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Sanatın İyileştirici Gücü

YAYINLAMA:

6 ay önce meydana gelen ve 11 ilimizi içine alan depremde yaşanılan acı kayıplar ve yıkılan binaların yarattığı sıkıntılar hala etkisini sürdürmektedir. Dünyada meydana gelen ve Türkiye’yi de içine alan pandemide kaybedilen canlarımız ve virüsün yarattığı ekonomik, sosyal kriz hala etkisini sürdürmektedir. Pandemi, depremler, sel, uçak kazaları son günlerde sık yaşanılan orman yangınları insanların sosyoekonomik durumlarını etkilediği gibi psikolojik anlamda da telafisi güç sorunlar yarattığı bilim insanlarının araştırmaları ile doğrulanmıştır.
Emperyalist amaçlı haksız savaşlar, diplomatik krizler gündemden düşmedi, düşecek gibide görünmüyor. Pandemİ döneminde zorunlu olarak eve kapanışımız bir takım sosyal faaliyetlere girişmemizi zorunlu kılarken, içsel olarak var olan bazı yeteneklerinde açığa çıkarak kullanılmasını tetikledi. Kimileri iyi yemek pasta, börek yapmayı, kimileri de beste yaparak ünlenirken benim gibi sanatçı kimliğe sahip bazı insanlarda halka yardımcı olmak amacıyla sanat anlamında bilinçlendirme faaliyetlerinde başarılı oldular.
Pandemi ve karantinalar süresince sağlıklı beslenmekten uzaklaşmak hemen her coğrafyada görülen bir sorun olmuştu.
Pandemi stresini yemeklerden çıkarırken yalnız değildik. Evde kalan, canı sıkılan, psikolojik olarak kendini kötü hisseden, strese giren kişilerin kendini yemeğe verdiğini söyleyebiliriz.
Yani tok olunmasına rağmen psikolojik olarak açlık hissi ile bir şeyler yemek istemek için kendimizi buzdolabının önünde buluyorduk. Paylaşılan tatlı çeşitleri, yemek tarifleri üretim anlamında katkılar da sağladı.
Yaşanılan acılar uzun süre evde kapalı kalmanın yarattığı psikolojik yıkımla ve boşluktan yedikçe, aldığımız kilolarla psikojimiz daha da bozuldu.
Bu süreçte sanatçı kimliğimle: "sanatla iyileşelim!" Sloganını ilke edinerek halka bir şeyler öğretilmesinin gerekli olduğu kanaatine vardım. “sanatla nasıl iyileşebiliriz?”
Sanata vakit ayırarak,
sanatla uğraşarak,
resim yaparak…

Endişe, korku ve mutsuzluktan kurtulmanın mümkün olabileceğine inandım. Öyleyse, neşeli olmak, mutlu gözükmek geleceğe umutla bakmak için sanatla uğraşarak güçlü olalım.
Depremin yarattığı acıları sarmak, korku endişe ve kaygıları yenmek dayanışma ruhunu geliştirmek, yardımlaşma ve dayanışma bilincini geliştirmek için sanatı rehber edinmekle mümkün olur. Sanatçı olarak tedavide sanatın sihirli gücüne inananlardanım.Deprem travması yaşayan çocukların duygularını ancak resimlerle ifade edebildiklerine inanıldığından psikolog ve psikiyatristler resim yaptırarak çocukları tedavi edebildikleri bilinmektedir. Bu nedenle sanatı iyileşmek anlamındada güçlü silah olarak kullanılmasını savunuyorum.

Bu inançla bu yıl biz sanatçılar olarak önce kendimizi sonra önceliklerimizi değiştirmek amacıyla fırçamızı tuvale "yaşasın değişim ve gelişme, yok olsun mutsuzluk” felsefesi ile tüm renklerden mutluluk kaleleri örmeye başlamalıyız.
Hayatın anlamı ve yaşam doyumu için sanat gerekli… Sanat insan yaşamına yön verirken, rahatlatır, hayatı anlamlı kılar ve farkındalığı arttırır.
Sanat, insanın psikolojik, sosyal sağlığı için en gerekli ihtiyaçtır diyebiliriz. Sanatsal faliyetler insanların bilinçaltındakilerini dışavurmalarını sağlar, insanların anlamlandıramadıkları, onlar için soyut olan ve acı veren duygularını somutlaştırır.
Sanatın insanlarla ne denli iç içe olduğunu ilk insanların duygu, düşünce ve inançlarını, yaşam felsefelerini resim veya heykel gibi çeşitli sanatsal yollarla ifade ettiklerini görüyoruz.

Bu bağlamda sanatı, insanın hayal gücü ve yaratıcılığının estetik beceri yoluyla ifade edilmesi olarak tanımlayabiliriz.

Herkes bakar ama göremez. Örneğin; Biz sanatçılar kırdaki papatyaları sanat ve güzellik olarak anlamlandırırken hayvanlar papatyaları yiyecekleri ot olarak görürler.
Bizleri o canlılardan ayıran en yegane özelliklerimiz küçük yaşlardan itibaren gelişen yaratıcılığımız, inceleme, araştırma yetimiz, dikkat etme, fark etme, değer verme gibi özelliklerimizdir.
Sanatsal bir bakış açısı kazanmanın en güzel yolu etrafımızdaki nesne, durum ve olayları estetik bir hazla değerlendirmek; biraz eleştirel olmak, olayları, nesneleri, durumları olduğu gibi ele almayıp diyalektik bakışla üzerine biraz yaratıcılık, biraz hayal gücü eklemek, geliştirmektir. Bulunduğu noktadan başka bir yere taşımaktır.

Sanatsal bakış açısına sahip olmak; bize kriz anlarında ve problemlerde farklı bakış açılarıyla değerlendirme ve esnek olma becerileri kazandırabilir.

Sanatın, rahatlama sağlamanın yanı sıra çok daha fazla şeyi yansıttığını söyleyebiliriz. Sanat çalışmalarının psikolojik iyileştirme gücü taşıdığı fark edilmiş ve terapi ekolü geliştirilmiştir. Böylece sanat terapisi, günlük yaşamın zorluklarıyla başa çıkmada ya da psikolojik problemlerin tedavisinde sıkça kullanılan bir terapi ekolü haline gelmiştir.

“Sanatın amacı, ruhumuzu gündelik hayatın tozlarından temizlemektir" der Pablo Picasso...
Hayatın tozlarından daha fazla arınmak dileğiyle…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...