İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

“Cumhuriyetçi CHP’den hizipçi ve biatçı CHP’ye”

YAYINLAMA:

Sayın İmamoğlu’nun en büyük hatasının danışmanı ve Sayın Murat Karayalçın’ın gazına gelerek Sayın Kılıçdaroğlu’na muhalif olması diye düşünüyorum. Lakin Sayın Kılıçdaroğlu’na karşı başlatılan değişim hareketi çok fazla ilgi görmediği için Sayın İmamoğlu ister istemez geri adım atmak zorunda kaldı. Çünkü Sayın İmamoğlu da yapmış olduğu bu hatanın farkındaydı ve sonunun Sayın İnce gibi olmaması için Sayın Kılıçdaroğlu’na biat ettiğini göstermesi gerekiyordu.

Nitekim Sayın İmamoğlu, Sayın Kılıçdaroğlu’nun memleketi Tunceli’de "Sayın Genel Başkanım cebinizi aradım ama cevap vermediniz." cümlesini basının önünde sarf etmesi Sayın Kılıçdaroğlu’na karşı mağlubiyeti kabullendiği anlamı taşıyor gibiydi. Hal böyle olunca geriye sadece Sayın Kılıçdaroğlu’nun Sayın İmamoğlu’nu yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak göstermesi kalıyordu. Lakin ben Sayın İmamoğlu’nun aday gösterilmesinin kazanması için değil aynen Sayın Muharrem İnce gibi pasifize edilmesi için bir plan olduğunu düşünmekteydim.

Kaldı ki 1999 yılından beri uygulanan hizipçilik CHP de gelenek haline gelmişti. Yani Rahmetli Baykal ile başlayan ve bugün de Sayın Kılıçdaroğlu tarafından uygulanan hizipçiliğe dün rahmetli Bülent Ecevit maruz kalırken bugün de Muharrem İnce, Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum ve Ömer Faruk Eminağaoğlu gibi Atatürkçü isimler maruz bırakılmıştı.

CHP’de bunlar yaşanırken Ak Partinin çok güçlü bir aday ile mesela; Sinan Oğan gibi bir ismi aday göstererek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını alması hiç zor değildi. Ki almak zorundaydılar. Çünkü boş olan Hazine ve Maliye Bakanlığı kasasının doldurulması için Arap sermayesine ihtiyaç vardı ve Araplar Ak Parti’nin kontrol edemediği ve gücünün olmadığı İstanbul’a yatırım yapmak istemezdi.

Şimdi demem o ki 2024 yerel seçimlerinde Sayın Erdoğan 1 taşla hem Sayın İmamoğlu’nu mağlup edebilir hem de 13 yıldır kendisini sürekli iktidar yapan Sayın Kılıçdaroğlu’nu tekrar CHP Genel Başkanlığı Koltuğuna oturmasını sağlayabilirdi.

Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu koltuğu korumak adına birileri gibi çıkarı uğruna “ne istedilerse vermeye hazırdı.” Aynen 2018 yılında üstü çizelen Sayın Eren Erdem’in bugün CHP’ye Genel Başkan Yardımcısı yapması ya da Sayın Mustafa Sarıgül’ün Erzincan’a ayağına gidilmesi gibi.

Şunu üzülerek söylüyorum.
Umarım en yakın zamanda yürekli biri çıkar ve CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu açıklar. Yoksa hem Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletini hem de Atatürk’ün emaneti olan CHP’yi mumla arayacak duruma geliriz. Ve yine umarım CHP’li milletvekilleri, belediye başkanları, partinin il ve ilçe başkanları delegeler üzerinde baskı kurarak CHP’nin yok olmasına vesile olmaz. Yoksa Filistin misali geriye baktığımızda ne CHP’yi ne de Türkiye Cumhuriyeti Devletini göremeyebiliriz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...