İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Kadınlara kıymayın efendiler

YAYINLAMA:

Bu ülkenin en kirli noktalarından biridir kadına karşı işlenen suçlar ve cinayetler. Adı namus olan iyi hal indiriminde mahkeme salonuna kravat takım elbise ile gelip "Aldatıyordu" diyererk tahrik indiriminden yararlanmak. Bu suçları işleyenler cehennemlerinde boğulsunlar.

Türkiye’de 2023’ün ilk 7 ayında 310 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. 1 Ocak-31 Temmuz arasındaki ölümlerin 173’ü “kadın cinayeti”. 173 kadından 52’si “boşanmayı istemek, barışmayı, evlenmeyi, ilişkiyi reddetmek” bahaneleri ile katledildi. Kadın cinayetlerinin, belirtilen nedenler içerisinde en çok, aile içi tartışma yüzünden işlendiği ve %5 anlamlılık düzeyine göre %92 oranında en çok ilişkili sebep olduğu tespit edildi. AKP iktidarının, 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi döneminde girdiği ittifaklar, 21 senedeki icraatlarıyla cinsiyet eşitliği ve kadın hakları alanlarındaki düzenlemeler tartışılıyor. Kadına şiddete ilişkin istatistikler ise alarm zillerini çaldırıyor.

Kadına formalite koruma!
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 1 Ocak-31 Temmuz arasında 310 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin 173’ünün “kadın cinayeti” olduğu tespit edildi. 173 kadından 52’si “boşanmak istemek, barışmayı, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek” gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile katledildi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, “Hem boşanma süreci ile ilgili hem İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonraki süreçte kadınların korunma mekanizmaları tamamen sıkıntıya düştü. Kadınlar karakola veya kolluğa gittiğinde güvenebileceği bir koruma mekanizması işlemiyor. İşlemediği için de cezasızlığın bir yansımasına tanık olduğumuz süreçte failler öldürmeyle ilgili devamlılıkta” dedi.

Vazgeçmiyorlar
Nafaka tartışmalarının, erken yaşta zorla evliliğin affının ve geçen temmuzda çıkarılan infaz affının sonucunda “Kadına şiddet uygularsan cezası yoktur” algısının yerleştiğini ifade eden Güllü, “Bu cümle kadınların yaşam hakları ile ilgili. Bu ölümlerdeki anlayışlar boşanma sürecini, boşandıktan sonra kadını özgür kabul etmeyen ve kadını biat sistemi içerisinde gören zihniyetin yansıması” diye konuştu. Kadınların cinayetlere karşın boşanmaktan vazgeçmediğini belirten Güllü, “En son Şanlıurfa’da yaşadık, hâkimin ‘elektronik kelepçe kaydına ihtiyaç yoktur’ kararından sonra bir kadın öldürüldü. Öldürülmeden önce çevresine ‘Bir gün gazete haberi olacağım’ demiş. Ama buna rağmen korkmadı. Yaşadığı şiddetin boyutu ile can güvenliğini düşündüğünde ne olursa olsun sonuna kadar giden bir kadın kitlesi ile karşı karşıyayız. Kadınlar seçenek ölüm de olsa kurtulmaktan yana” ifadelerini kullandı.

Cinsiyet eşittliği sağlanmalıdır
Cinayetlerin hükümetin kadın politikasızlığından kaynaklandığını vurgulayan Güllü, “İktidara düşen görev toplumsal cinsiyet eşitliği olgusunu güçlendirmek, kadını biat sisteminde tutacak söylemleri geliştirenlere karşı cezai sistemi hayata geçirmek. En önemlisi İstanbul Sözleşmesi gibi 6284’ü ve nafakayı tartışmaya açmamak, istismar edenlere ve erken yaş evliliklerine affın önlenmesi gibi onlarca sorunu temelinden yok edecek kararlılığı hayata geçirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Namus savunma kalkanı olmuş!
Türkiye’de kadın cinayetleri daha çok cinayetin arkasında yatan sebebi tek bir nedene (“namus”) indirgeyen bir gerekçeyle izah edilir. “Kadın katilleri ‘namusumu temizledim’ dediğinde ‘Adam şerefini kurtarmış’ denilerek toplumun belli kesimlerinde örtülü bir takdir görüyor ve destekleniyor” Daha çok feminist bir pespektifle cinayeti açıklamaya çalışan bu teori, “feodal” bir töre unsuru olarak “namus”, arkaik ataerkil kültür ve “kadını ikincil bir varlık olarak gören gerici bir din olarak İslam’ın” üçlü bileşiminin etkisiyle cinayetin gerçekleştiğini varsayar. Bu varsayım kadına yönelik cinayetlerin azaltılması için esas olarak bu üçlü gerici hegemonya alanı ile mücadele etmeyi zımnen varsayar.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...