İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

DOĞU VE GÜNEYDOĞU "İSTEMEYİZ" DİYOR

YAYINLAMA:

23 Kasım 2020 tarihli köşe yazımda; “yaşananlara dair benim gördüğüm şu; hükümet kanadından iki ses yükseliyor. Bir kesim yeniden bir nevi açılım süreci türevinde adımlar attırmaya niyetlenirken diğer bir kesim de buna asla sıcak bakmıyor. Ki haklılar! Çünkü yurt içinde ve yurt dışında bunca başarılı yollar katedilmişken, terör ve terörü finanse eden kanallar kurutulmuşken yeniden bir açılım çabası kazanım değil “büyük gönül ve motivasyon kayıplarına” sebep olacaktır!

Özetle şunu anlatmak istiyorum; elde edilen mevcut huzur ve güvenlik ortamı sonu belli olmayan meçhullere heba edilmemeli zira kimsenin “yeniden bir çözüm süreci” beklentisi yok...” demiştim Bülent Arınç’ın ve İhsan Aslan’ın yaptığı açıklamaların hemen ardından... Ki yine söylüyorum bölge insanı olarak ne benim ne de genel tabloda yer alan aklı selim hiç kimsenin böyle bir beklentisi yok!
Şimdi Doğu ve Güneydoğu’yu insanıyla, geçmişiyle, geleceğiyle, yaşanmışlıklarıyla okuyalım... Öncelikle şunu söyleyeyim Doğu ve Güneydoğu tarihi boyunca yaşamadığı huzurlu ve güvenli yılları yaşıyor. İnsanlar terör tehditlerinden uzak sadece ekmeğinin, işinin, okulunun, geleceğinin peşinde tıpkı diğer bölgelerimizde olduğu gibi. Vatandaş tüm bu huzuru yeniden bir ‘ya tutarsa’ uğruna riske atılmasını istemiyor! Çünkü onlarca yılın acısı ve yorgunluğu var Kürtlerde! Doğu ve Güneydoğu insanı şunu söylüyor; “Daha önceki dönemlerde gördük ki devletin uzattığı tüm eller ısrarla geri itildi ve her şey altüst oldu. Çünkü karşı tarafın amacı uzlaşı değil bunu herkes biliyor! Şimdi huzura ve güvenliğe kavuştuk elde ettiklerimizi yeniden kaybetmek istemiyoruz...”
Öncelikle Doğu, Güneydoğu, Kürtler konusunda havalı laflar edenlere değil bölge dokusunu doğru ve objektif analiz ederek yürekten konuşanlara itibar etmek gerekiyor... Her gün öyle ya da böyle köşelerinde ve ekranlarda konuşan insanlar bölgeyi ne kadar tanıyor ki? Laf aramızda üç beş isim var ki “Allah rızası için bir şeyi de bilmeyin” diyoruz ama olmuyor, susmuyorlar, her konuda çuvallar dolusu lafları ve kavgaları var!
Öncelikle bu kadrolar güncellenmeli artık çünkü onlar konuştukça neler yaşandığı ülkenin ve bölgenin “yeter artık bi susun” isyan halinden belli! Ve bölgeden, Kürtlerden elde ettiğim şu cümlenin altı kırmızı kalemle çizilmeli; “Abdullah Öcalan’a kimse zerre kadar itibar etmiyor tam aksine tepkili söylemlere sebep oluyor Öcalan!” Yani Öcalan defteri açılmamak üzere kapatılmalı!
Kanaat önderi, aşiret lideri, STK başkanı vs başlıklarda protokollerde yer edinen fakat toplumda hiçbir karşılığı olmayan isimler asla ve asla vatandaşın gözüne sokulmamalı!
Ve Kürtlerin sosyolojik analizi doğru yapılmalı! Kürtler çok enteresan bir zihin, duygu, mantık çemberinde yol buluyor. Türkiye’den boy vermiş ünlü yazarların bilhassa da şairlerin çoğu Kürt... Türkiye’de ve dünyada bilim, tıp, teknoloji ve daha pek çok akademik alanda Kürtler ön planda... Buluşları ve fikirleri ile bilim, teknoloji, felsefik camianın unutulmazları arasına adını yazdıran geçmişteki isimlerin birçoğu Kürtler... Tüm bu verilerle birlikte bir anlık sinirle tüm gemileri hiç düşünmeden yakan, arkasını dönen, küsen yine Kürtler! Ve maalesef onlarca yıldır yaşanan terör korkusuyla ortaya çıkan bir acayip grup daha var Kürtler arasında! Bunlar “önde ayrı arkada ayrı konuşan, ipleriyle asla ve asla kuyuya inilmeyecekler!”
Bu grup menfaatleri uğruna “sadece o an” için kim ve ne olduğuna bakmadan “ondan-mış” gibi görünür asla güven ve istikrarı istemezler çünkü onlar için puslu ortamlar gemilerini yürütmek için en iyisidir!
Şimdi bu kadar geniş yelpazede ne hükümet yapmalı dersek çok basit aslında. Öncelikle mevcut güveni ve huzuru asla riske etmemeli! Ve bölgeye yönelik hamleler “yeniden bir açılım” türevi asla düşünülmeden doğru tartılıp ölçülmeli... Bu hamlelerin en önemlisi de istihdama yönelik olmalı... İyileştirme adına bir şeyler olacaksa da “terörü kesinlikle lanetleyen, devletini koruyup kollayan, para-kadro-ihale çizgisinde duranlarla değil yüreğiyle Türkiye çizgisinde duran” isimlerin rehberliğinde olmalı...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...